Toprak ile fidan subtitles

obsesif düşünceler

2023.03.28 15:36 4demc4n obsesif düşünceler

Yine geç uyanmış beklentileri yada geleceğine dair birşey yapmamış günün akşam üzerindeyim.Obsesif düşüncelerimden kurtulamıyorum.Kurtulamamak yada istediğinin olmaması ne kadar kötü birşey sanki sağ kolumun artık benle yaşamasını istemiyormuşum gibi hissettiriyo kafamdaki düşünceler.Okulun 0 üstüne 0 devam etmesi mi dersin maddiyat kokan fikirler mi dersin.Akşam 2 çay içip tavla atmaya bile maddi durumunun el vermediğini, bi çay daha içmeye çekindiğim kadar dipteyim.Motor ehliyetine yazılmak istiyordum ta ki fiyatını duyana kadar.Motor almak istiyorum ama sor bi neden kuryelik yapabileyim diye amk.Herkes bir şekilde hayatlarında bi ilerleme katediyormuşta ben oluduğum yerde sayıyor hatta geriye doğru ufak ufak çekimser adımlarla kaçıyormuş gibi hissettiriyor.Tabi herkes kendi hayatında pürüzlerle karşılaşıyor ama sanki benim hayatımda biraz fazla bu tepeler.Birisi geleceği için yazılım kursuna gider, diğeri geçimini sağlamak için çalışmak zorundadır anlıyormusunuz hayatın muzipliğini.Ben hep diğer taraftaydım birşeyleri elde edebilmek kazanabilmek veyahut kazandığını hissedebilmek adına didinip duran kendi kendini kemiren taraftayım.Gelecek kaygılarını düşünmekten artık rahat uyku uyuyamıyorum, kafamı her yastığa koyduğumda kiraya ne kadar var, faturanın son ödeme tarihi neydi, bu ay ki ekstre borcum neydi diye düşünmekten.Herşeye rağmen günleri geçirmeye, bana bir sik katmayacak şeyleri yapmaya devam ediyorum. Az önce aldığım haberden sonrada artık tokata temelli gitme isteğim artmış bulunmakta. Gerçi gitsem nasıl geçineceğim ki, yine spor yapmak isticem ama bakıcam banka hesabıma diyecek ki siktir git evde şınav çek, oldu ki salona yazılacak parayı buldum bu seferde diyeceğim ki ya creatinim vardı protein tozu almalıyım beslenmeme dikkat etmeliyim ver elini kredi kartı gibi duruyor. Hem vizyonum geniş yapmak istediklerim çok hemde gerçekleştiremeyecek kadar fakirim.Çok yoruyor artık bu düşüncelerim. Ya yorgunluğumu atmak için ebedi bi uykuya yatacağım, ya da herşeyi karşısına alıp topyekün gelin lan diye bağıracağım. Yapacağım şeyler konusunda da kararsızım işe mi girsem, kendimi derslere mi versem, kickboksa mı yazılsam, fitness'a mı devam etsem, tokata gidip orda mı yaşasam, yoksa herşeyi siktir edip hareket etmeyip ahlanıp vahlansam mı. Sanırsam son dediğimi yapıyorum uzun bir süredir. Üstümde çok büyük bir ölü toprak var hemde öyle böyle değil artık kolumu bırak kafamı oynatamıyorum bunun yüzünden. Çokda sıkıldım herşeyden ciddi anlamda sıkıldım yarınımı görmek istemiyorum yada merak etmiyorum artık çünkü hep aynı devam ediyor ben bişeyleri değiştirmediğim sürece, değiştirmek istesemde stres artıyor. En yakınım bile hiçbirşey yapmıyorum boş boş takılıyorum desede stajını ayarlıyor derslerine bakıyor. Artık çevremdeki kimsenin dürüstlüğünede inanamıyorum. Ama herkesin bi yerden bi şekilde bahtı açık bense bahtı sikik piyade misali elimi neye atsam kurutuyorum. Staj ayarlamasına sevinemedim bile, gözlerim doldu hemen ben niye bu durumdayım diye, buraya gelip bunu yazma sebebimde birazda bu aslında. O kadar çok şey hissediyorum gün içinde belki onlarca kez ruh halim değişiyor, ama yazmaya başlayınca aynı hissiyatı hissederek aynı içtenlikle yazamıyorum. Yazma sıklığımı arttırıcam gibi duruyor. Herşeye rağmen herkese rağmen tüm içtenliğimle kendimi şunu diyorum "Siktir Et". Napacağım şimdi diye sorarım kendime, bi tütün daha sarıcam balkona geçicem Saian'dan "Varolmanın Karşı Konulmaz Hafifliği" şarkısını açıcam lan aynı benim hissettiklerimi hissediyor aynı çaresizlikteymiş zamanında bu adam diyeceğim öyle sokakta başıboş dolanan çocukları izlerken sigara külümü yavaşca balkondan aşağıya boşaltıcam, sonra hiçbirşeyim kalmamış herşeye pozitif bakıyormuş gibi tekrardan bilgisayarımın başına geçicem, moralim çok düzgünmüş yada enerjim yerindeymiş gibi insanlara maske takınıcam -sevgilime ve aileme bile- öylece devam edicem bu döngüye.Geleceğime dair kararlar alıp uygulayamamakla geçiyor zaten bende hiç keyfimi bozmadan aynı stabilite ile devam edicem. Bir sayfa daha çıkarıcam şunu bunu yapmam gerekiyor diyeceğim yaptıklarımı kar sayıcam yapamadıklarımı bir sonraki sayfalara aktarmaya devam edeceğim.Esenlikle kal tekrardan gelmem yakındır.
submitted by 4demc4n to u/4demc4n [link] [comments]


2023.03.24 19:08 cancerfanbase CHDP'ye oy verecek arkadaşlara sorular. Crosspost yaparsanız iyi olur.

Saadet Partisi - Şeriat..
DEVA - Eski AKPli,Fetöcü,Mandacı, Türk dışında gerekirse her ırkın milliyetçiliğini yapar, aptalca muhafazakar liberal ideoloji, Anayasanın ilk 4 maddesini tartışırız der. Daha ne lazım? Ha Kürtçe ana dil olacak bir de. Kürdistanda cabası. Ekonomi bakanı olacak bu, Amerikan mandası oluruz artık.
Gelecek Partisi - Arap/Kürt milliyetçisi Ahmet, bu da eski AKPli, zamanında rus uçağı olayını anlatmamıza gerek var mı ?
HDP - Aponun heykelini yapacak, alttan PKKya desteğe devam... Kavgası varmış Selonun, ne acaba.. Geçen senelerde de Kemal, Seloya özgürlük diye havlamıştı, neden bu sene desteklemeye karar verdi acaba, ne tavizler verildi? İddiaya girelim mi, en azından ana dili Kürtçe yapma vaadi vardır. Gerçi yok ya HDP ülkeyi düşünüyor demi 15 yaş arkadaşlar.
TİP - Başındaki adam halkların kardeşliği ayağına PKK terör örgütünü meşrulaştırma çabalarının olduğunu biliyoruz, işden anlamaz, 20.yüzyılda kalmış kokuşmuş ideolojisini korumaya çalışan ama destekçilerinin çoğunun 18 yaşında hayatında hesap kitap tutmamış, kendini "sosyalist" tanımlayan gençler, twitterda 2-3 tane Muharrem editi görüp kuduranlar bu arkadaşa yapılan "Big Boy" editlerine ağzını açmıyor. Yani buda PKK'yı meşrulaştırmaya çalışan bir parti daha.
Bunlara ne diyorsunuz. Şu alttaki argümana hemen cevap verelim.
Aktroll, ya da "Kanzi fahrettin altun çalışıyor yha" falan yazarsanız cevap veremediğiniz için koyun olduğunuzu ispatlamış olursunuz.
Ayrıca cevap verirken Altılı Masa bağlamında verin, AKPden örnek vermeyin, AKPyi biliyoruz 20 yıldır.
submitted by cancerfanbase to TurkeyMeta [link] [comments]


2023.03.22 16:23 umutcanq pauauahahahahhaha

pauauahahahahhaha submitted by umutcanq to KGBTR [link] [comments]


2023.03.19 15:38 cancerfanbase Ülkenin iki ucu b*klu değnek durumunda olması hakkında ne düşünüyorsunuz ?

İktidar, belli. Ana muhalefet partisi, Selahattin Demirtaş diyor, Kavala diyor, gençlik bunları umut olarak gördüğü için HDP hatta PKK meşrulaştırılmaya başlanıyor, Atatürk'ün umudum dediği gençlik daha muhalefet iktidar olmadan "Kürdistan", "Dersim" tarzı bölücülerin kullandığı isimleri meşrulaştırdı bile, henüz muhalefet iktidara gelmedi bile! Hadi muhalefet çöp bari iktidar sağlam mı desek, ülkeyi ne hale getirdikleri, ne b*k oldukları belli, ne yapacağız? Ülke ekonomik ve çoğu durumdan batma durumuna gelsin, şeriat tarzı bir yönetim gelsin diye iktidara mı oy verelim? Yoksa 50-100 yıl sonra Sevr'den hallice bir duruma gelme riskini alıp muhalefete mi vereceğiz? Düşündüğünüzden daha yüksek bir risk bu, isterseniz Altılı Masayı inceleyelim.
Gelecek Partisi - Ahmet Davutoğlu, türk dışında her azınlık için her şeyi yapan, arap/kürt milliyetçisi, eski akpli.
Demokrat Parti - Gültekin Uysal hakkında çok bilgim yok acıkcası, kendisinin Ümit Özdağ'a yaptığı kabul edilemez iğrençlikte benzetmeye bakacak olursak çok sağlam bir seçeneğe benzemiyor.
DEVA Partisi - Bölücü Kürtler, Mandacılar, FETÖcüler, PKK Sempatizanları, hepsinin toplandığı, başının Ali Babacan adlı eski AKPli, FETÖcünün çektiği parti. Tanımı yeterli diye düşünüyorum.
Saadet Partisi - Dümdüz HÜDAPAR'ın kürtçü olmayan hali.
CHP - Demirtaş Kavala diye gezinen, 1 ay önce herkesin haklı olarak aday olmamasını istediği, kaç seçimdir aynı hataları yapıp kaybeden, muhtemelen iktidara geldiğinde HDP ile HDP kadrosunu baştan kurmadan çok yakın siyasi ilişkiler kuracak liderin yönettiği sözde Atatürk'ün ilkelerini benimsemiş parti.
Görüldüğü üzere benim gözümde İyi Parti dışında elle tutulur bir parti yok, İYİ partide zorla duruyor gibi zaten. Kendimi iktidara gelsinler sonra DEVA, Saadet, Gelecek gibi gereksiz partiler ittifaktan atılır diye avutuyordum ama kurucu partinin onlardan geri kalır yanı yok. İlk başta bahsettiğim bu milliyete olan bağlılık, toprak bütünlüğüne sahip çıkma, askerinin canına değer verme ve nice duyguları gençliğin nasıl yok saydığını hatta kaybettiğini görmek isterseniz herhangi bir Türk subredditinde 10 dakika dolaşmanız yeterli.
Küçük bir örnek, en büyük Türkiye subredditinde Kürtlere demokratik haklar verilmediği için terör örgütü kuruyorlar diyen bir arkadaşın ağzının payını verdiğim için, gençler tarafından şunları duydum "asker tarafından duygu sömürüyosun" hatta "Sırf HDP'yi destekliyor diye oy vermemek muhaliflik değildir", ayrıca ana Türkiye subredditindende 30 gün ban yedim, bölücü kürtlere cevap verdiğim için...
Ban yemeyeceğimi düşündüğüm tek yer burası olduğu için içimi buraya dökmek istedim. Kendinize iyi bakın.
submitted by cancerfanbase to Kamalizm [link] [comments]


2023.03.19 11:24 Son_seriat_bukucu Kgbtr Minecraft sunucusu ne gibi bir sistem üzerine kurulu ve de ne şekilde işleyecek, buyurun rehberimize.

Sistem, genel olarak anlayabileceğiniz şekilde açıklanacak ise şöyle: Ortaçağ feodalitesine dayalı olup güçlü topluluk(klan) rekabeti ile "gerçek dünya haritası" üzerinde oyunu sürdürmek. Örnek verecek olursak "Mount and Blade" de diyebiliriz. Biz buna Minecraft'ta "Towny" adını veriyoruz.
Bu sistemdeki temel özellikler; -topluluk içi roller, rütbeler ve ekonomi sistemi
-toprak genişletme, güçlendirme ve ihtişamlı kaleler(ister birleşik, ister birbirinden bağımsız bölgelerde. Örnek: toprağınızın ana merkezi Fransa'da olur fakat dilerseniz Afrika'dan'da toprak sahibi olabilirsiniz).
-Topluluk içi eyalet ve tımar sistemi(valilik)vb. olmakla birlikte toprak kiralama.
-Savaşlar ve antlaşmalar, kendinize has strateji sistemleri.
Not: Genel hatlarıyla bunlar, yani sizlerin de stratejileri ve düşünceleri bu sistemdeki ilerleyişinizi yönlendirecektir. Ne gibi yoldan gideceğiniz tamamen sizlere bağlı. Siz oyuncular üstüne katacaksınız.
Oyuna girdiğinizde dünyadaki rastgele bir yerde doğacaksınız. Önünüzde 2 yol olacaktır: Ya kendiniz kasılacak, topluluğunuzu topraklar ve ihtişamlı yapılar ve stratejilerle güçlendireceksiniz; ya da bir klana katılacak, yolunuza oradan devam edeceksiniz.
Discord sunucumuz'da da sesli kanallarımız olsun, genel chatımızla birlikte yetkili ekibi olarak ta aktifiz.
Şu an sunucu beta sürümünde olmasına karşın birçok sistem temel safalarıyla hâlledilip oynanabilir bir hâl aldı. Yakın zamanda daha da geliştireceğimiz bu sistem aktif oyuncularımız tarafından çok beğenildi. Sesli kanallarımızda olsun, chatta olsun oyuncularla aktif etkileşimlerimiz kesintisiz sürmekte.
Genel hatlarıyla bu şekilde, yaşayıp ayrıntılarını ve eğlenceli ortamını keşfetmek sizlere düşmüş. Bu okuduklarınız dahilinde
Discord adresimiz: discord.gg/fVJSWHxQZR
Sunucu ip'miz: Play.kgbtrmc.com Sürüm: 1.16.5
submitted by Son_seriat_bukucu to KGBTR [link] [comments]


2023.03.17 22:12 meritroyalbet 🇹🇷 Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın, Bu Toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir! 🇹🇷 Toprağı vatan yapan şehitlerimizi Minnet ve Saygı ile anıyoruz. 18 Mart Çanakkale Zaferimiz kutlu olsun. #meritking

🇹🇷 Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın, Bu Toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir! 🇹🇷 Toprağı vatan yapan şehitlerimizi Minnet ve Saygı ile anıyoruz. 18 Mart Çanakkale Zaferimiz kutlu olsun. #meritking submitted by meritroyalbet to u/meritroyalbet [link] [comments]


2023.03.16 10:37 behlulkan “Neden Akp’nin oyu düşmüyor?” sorusuna cevap niteliğinde aile whatsapp grubuna gelen yazılar

Bu ve buna benzer yazılar dolaştırılıyor. Belki sizlere de denk gelmiştir. Korkutarak oy toplanıyor insanlardan. İnsanımızın kendi araştırma, duyduğu bir şeyi teyit etme veya sorgulama gibi bir alışkanlığı da yok bildiğiniz gibi.
DEĞERLİ ARKADAŞLAR. BUGÜN ÜLKE VE MİLLET OLARAK EN ÇETİN VE ZOR TARİHÎ GÜNLERİ YAŞAMAKTAYIZ. AŞAĞIDAKİ YAZI TEHDİDİ VE TEHLİKEYİ BÜTÜN ÇIPLAKLIĞI İLE ANLATMAKTADIR. DEFALARCA OKUNSA YERİDİR. ÇOK KIYMETLİ TESPİTLERİ OLAN ÖNEMLİ BIR MESAJDIR. LÜTFEN SEVDİKLERİNİZ İLE DE BOL BOL PAYLAŞINIZ. BU BİR VATAN GÖREVİDİR. PARTİ KAVGALARININ ÜSTÜNDE BİR KONUDUR. 1) ABD Türkiye'yi çembere alıyor. Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üs kurdu. PYD'yi silahlandırıp bölgeye üs kurdu. ABD Türkiye'yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını senatoya sundu. Türkiye'ye baskıyı artırdı.Türkiye'de lider, otorite ve yönetim boşluğu oluşmasını bekliyor. 2) 2025'e kadar kadar parçalanacak 25 ülkeden biri de Türkiye idi. 2013'ten sonra oluşturulacak bir otorite boşluğu ile Türkiye işgale açık hale getirilip en az üçe bölünme planı uygulanacaktı. İlk hedef otorite boşluğu idi. FETÖ otorite boşluğu oluşturmakla görevlendirildi. 3) Ve bölme mesajını verdiler. New York Times Gazetesi 2016 yılında ABD Başkanı Wilson'un 100 yıl önce çizdiği Türkiye'yi üçe bölen haritayı tekrar yayınladı. Times Gazetesi ABD derin devletine bağlı. Uygulayacakları planların mesajı gazetede verilir. 4) Haritanın paylaşıldığı 2016 yılı 15 Temmuz Darbesinin yılı. Tesadüf değil. Haritaya göre Marmara, İstanbul ve İzmir'i de içine alan bölge Uluslararası Constantinopolitan Devleti, Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’da Kürdistan, orta bölge Türkiye diye bölünmüş. 5) Geçen sene CHP İzmir belediye başkanı Tunç Soyer İzmir'in kendi bayrağı ve parasının olması gerektiğini söyledi. Wilson haritasında İzmir ayrı bir devlete bağlı olarak görünüyor. Tunç Soyer'in de Wilson gibi bir mason olduğunu bilmeyen yok. Soyer'in konuşması tesadüf değil. 6) ABD derin devletine çalışan Henry Kissinger: "Kıyamet Savaşı olacak, Ortadoğu'daki dengeler tamamen değişecek. 7 ülke işgal edilip Büyük İsrail Devleti kurulacak. Bu 7 ülkeden biri kesinlikle Türkiye olacak" demişti. Türkiye'yi işgal edip stratejik bölmeyi yapacaklar. 7) FETÖ darbe girişimini organize eden sözde “yurtta sulh konseyi” üyesi eski Tuğamiral Sinan Sürer’in odasında ele geçirilen dokümanlarda, Türkiye’yi iç savaşa sürekleyecek ve bölünmesine neden olacak plan tespit edildi. FETÖ bu kirli kurguya hizmet ediyordu. Hizmet hareketi (!) 8) Planları şöyleydi: Deniz Kuvvetelerini FETÖ ile ele geçir. Akdeniz'de operasyon yapamayacak hale getir. 15 Temmuz darbesiyle de Türkiye'yi içine kapa, pasifize et. Akdeniz, Suriye, Afrika, Ortadoğu'da Türkiye'siz paylaşım yap, harita çiz. Bütün planları bozuldu. Örtülü Savaştayız. 9) Türkiye neden bölünecek. Güneydoğu petrol denizi. Uzaydan tespit edildi. Çökecekler! Kapadokya'ya kadar Büyük İsrail toprağı. Bölünmeden çökemezler. Bölgede güçlü devlet ve otorite istenmiyor. Irak, Suriye, Libya, Türkiye, İran gibi. Bölünüp minimalize edilecek. 10) Türkiye 2016-2021 arasında otorite ilan ederek oyunu bozdu. İçeride bölme odakları tasfiye edildi. Dışarıda kuşatma odakları askeri operasyonlarla delindi! Akdeniz'e inip Libya ile anlaşarak savunma kalkanı kurduk. Ordu, MİT ve silahlar hızla modernize edildi. 11) 2016'dan sonra ABD Yunanistan'ın kuzeyinden güneyine kadar askeri olarak yerleşmeye başladı. Silah ve savaş mühimmatı yığdı. Ve hala yığmaya da devam ediyor. Tam bu arada dünyanın gözü önünde Yunan vekil 2020'de Türkiye bayrağını ikiye yırttı. Mesaj net. Türkiye'yi böleceğiz! 12) Türkiye büyük hamlesini yaptı. MİT için güvenlikli ve aktif olacak KALE adında bina yaptı. Metafizik istihbarat ve yüksek teknoloji eklendi. Dinleme ve sızma imkansız. Dış operasyon izni verildi. İsrail, Hakan Fidan üzerinden KALE'yi tehdit etti. Çünkü MİT'i kaybettiler! 13) Kritik bir 10 yıl başladı. Saldırılar artacak.Türkiye TSK ve MİT'i temizleyip milli silahlarla modernize ederek savunma için hazır hale getirdi. ABD ve İsrail TSK ve MİT'i hedef tahtasına oturttu. FETÖ'nün temizlenmesi ile TSK ve MİT'i kaybettiler. Almak için gelecekler. 14) Birlik şart! Türkiye'de iç savaş çıkarıp otorite boşluğu planlıyorlar. Futbol, parti, ideoloji, ekonomi gibi birçok konu kaşınarak kontrollü kaos oluşturulacak. Darbe ve iç savaşın anahtar kelimeleri demokrasi ve özgürlük. Hedef petrol ve enerji kaynaklarının kontrolü. 15) Herkes uyanık olmalı. Parti kavgaları arttığı an ajanlar Türkiye'ye damlar. İç savaşı körükler. Dava partiler üstüdür. Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var. Yenilmesi gereken parti değil sistem var. Halk parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyor. 16) Türkiye yakında büyük Mavi Vatan Tatbikatı yaparak meydan okuyacak. Sondaj gemileri ile Mavi Vatan'a yerleşme zemini kurdu. İHA, SİHA ile kukla piyonları etkisiz hale getirdi. Ayasofya ile stratejik mesaj verdi. Parti ideolojisiyle düşünmeyin. Tarihin en büyük tehdidiyle karşı karşıyayız.
submitted by behlulkan to Turkey [link] [comments]


2023.03.15 09:22 galaksigezgini42 Son olan olaylara dair değerlendirmelerim. Yaklaşık okuma süresi: 6 dakika [vakti olmayanlar iki tane işaretlediğim paragraftan başlayabilir veya son paragrafı okuyabilirler]

Birlik ve beraberlik Türk halkının en büyük gücüdür, diyerek sözlerime başlamak istiyorum. En son biliyorsunuz ki benzetme yoluna giderek savaş benzetmeleri yaparak durumu kendime izah etmiştim. Akşener komutan olarak arkasına askerlerin desteğini alarak Kk'ye karşı durmuş, sert çıkışlarda bulunmuş ve özellikle sosyal medya platformlarında tamamiyle zıt agresif vakitler geçirmiştik.
Şimdi günümüze doğru yavaş yavaş gelelim: böyle bir manevra bize gerçekten 51 yıla mal olabilirdi. Ben burada kk'nin gayet iyi şekilde diplomasi yürüterek akşeneri geri kazanmasını tebrik ediyorum fakat dediğim gibi Akşener başarılı olmalıydı, kaybetmediği kesin benim gözümde, yeterince başarılı oldu mu onu seçim günü göreceğiz. Askerler arasında bu eylem dinamizm kazandırdı ve belli ki komutanların da belli taktiklerini gözden geçirip cilalamasına neden oldu. Cidden tahmin ettiğim değişimlere kapı açtıysa bu baya iyi çünkü savaş anında her şeyi sil baştan yeniden yapamayız, öncesinde de olan planı değişteşirmek yerine güçlendirmek üzerine kararlar alınır hep. Bunu yıkıp daha dinamik bir algı kurmuş olabilir.
•••Karşımızda 21 yıldır imparatorluğunu taşları tek tek hesaplatarak koydurtmuş kansız biri var ve tüm gücünü kanalize edecek bir yer bulmaya çalışırken resmen eli ayağı dolanmış vaziyette. Gümbür gümbür akan ordusundan geriye kalan tek eser nişan yetenekleri berbat olan trolleri, zombileşmiş tapınak şovalyeleri ve çıkarcı vitaminsiz destekçileredir. Bu yüzden saldıracağı cephenin bir açığını arıyor, canla başla ne yapabilirse, cidden ama cidden gördüğünüz her köşede saldırabileceği yer arıyor. Ordusu 21 yılın dolandırıcılığı altında çökmüş durumda ve kan kaybediyorlar.
Saldırmaya o kadar alışmış ki savunmadan bir haberler. Bu kadar çaresiz hissetmelerinin nedeni bu, yıllardır yaptıkları tek şey saldırmaktı. Muhalefet cephesi kk önderliginde cidden iyi organize olmuş şekilde. Ancak bu imparatorluğun savaş suçu işlemek için kolları sıvadığını unutmayalım, savaşımız acı verici geçecek maalesef. Akıllı olup elimizden geldiğnice bunları engellememiz lazım.
Ana muhalafet cephesinin durumunu özetledim, iyi organize olmuş, iyi hareket eden başarısını umduğum cephe. İmparatorluk cephesini de özetledik, tüm ihtişamına rağmen zırhların içinde çürümüş bedenlerin olduğu ancak savaş suçuyla kazanmaya çalışıcakları veya kazanacak bir toprak bırakmayacakları mentalitede ilerliyorlar.
••••İktidarın bulduğu tek sağlam açıklık var, Muharrem ince komutası. Hdp deseler, hüda par dencek (a haber bu arada hüda parı savunan haber programı yayınlamış dün, atarım linkini isterseniz buna rağmen hdp ile millet ittifakını karalamaya çalışıyorlar) şu deseler bu denecek falan filan.
Bunlar içinde tek bir temiz cephe var, kazanmak için adeta bir taraflarını yırtarken her yolu denedikleri malumunuz. Kendilerinden kopuş olduklarını bildiklerinden bunun doğrudan ana düşmana gitmesini de istemiyorlar. Muharrem ince'yi bu yüzden destekliyorlar, bu konuda trol komutanı fahrettin Altuğ'dan emir geldiği aşikâr. Onların düşüncesine göre kopan insanlar Muharrem'e yönelecek veya yöneltmeye çalışacaklar. Burası oy deposu olmuş olacak imparatorluk için. Muharrem şu an yeterince güçlü değil ve onu tampon bölge olarak kullanmakta kararlılar, ilerde fırsatını buldukları ilk anda Muharrem'in üstüne çöküp oyları hortumlarlar ya da belki Muharreme de şantaj yaparlar bunu bilemeyiz.
Bence imparatorluk cephesi Muharreme bu istek ve arzu ile yaklaşıyor. Bu durumda benim düşüncelerim şu yönde: Muharrem ya aradan çekilecek ve tampon bölge olmaktan çıkacak ya son anda yaptığı manevra ile millet ittifakına katılacak bu sayede imparatorluk cephesini emellerine ulaştırmayacak ya da kendine tehlikeli bir şekilde güvenip riski göze alacak. %5 bunun için kritik sınır %5'i geçerse etki alanı yüzünden, yaptığı seçim kritik öneme sahip olucak. Ben bu durumda üstümden böyle bir oyunun oynanmasına asla izin vermemek adına gerekeni yapardım.
•••Gel gelelim asıl konuya, ben herkesin ortak düşman bakımından bir olması gerektiğinin kanaatindeyim. Düzenli ordunun başarısına güveniyor ve askerlerinden dolayı kuvai milliye meşalesi taşıyanların oralarda olduğuna görüyorum. Ancak bir olursak kazanırız. İmparatorluğun eli kanlıdır, kendileri de bir o kadar kansız, teröristlerle açıktan iş birliği içindedirler ve ellerindeki tüm belgeleri çoktan yok etme temize çekme işlemine geçmişlerdir. Her türlü ihtimali düşünerek her şeyi yapıyorlar. Başarılı olamayacaklar, olmamalılar. Erdoğ*n kaybedecek. Buna inanın sokağa çıktığınızda kimi tutup tarafımıza çekerseniz kârdır. Oy kullanmayacaklar ise vatandaşlığın getirisinden kendilerini yok bıraktıkları için kimliklerini sorgulamalılardır. Biz kendi aramızda kavga etmeden tüm gücümüzle imparatorluğa saldırmalı bu konuda birlik olmalıyız. Özetle Ya Atatürk'ün Laik Türkiye Cumhuriyetine devam edeceğiz ya da hepimiz öleceğiz, mecazi olsa bile onun getireceği düzen ya bizim ruhumuzu ya da gerçekten bizi öldürür. Bunun üçüncü bir yolu yok, biz Türkmenistan gibi olamayız, biz Azerbeycan gibi olamayız, Atatürk bu topraklarda olduğu için bu duruma düşmemiz onun kişiliğine küfür ve hakaretten başka bir şey olabilir mi? Biz tüm Türk devletlerine umut olucak millet olmalıyız. Kazanacağız.
submitted by galaksigezgini42 to TurkeyMeta [link] [comments]


2023.03.14 14:54 Zeynep-DeK Tarımda Yapay Zekanın Yararları ve Sakıncaları

Tarımda Yapay Zekanın Yararları ve Sakıncaları
Yapay zeka (AI), son yıllarda giderek daha popüler bir konu haline geldi ve tarımdaki potansiyel uygulamalar da beklenmeyen bir şey değil. Mahsul saldırılarından hastalık tespitine kadar tarımda yapay zeka, çiftçiliğe yaklaşım biçimimizde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Ancak, herhangi bir teknolojide olduğu gibi, kullandığı hem faydaları hem de kusurları vardır.

Tarımda Yapay Zekanın Yararları

Modern tarım teknolojilerinin sağladığı özelliklerden biri, belgelerini optimize etme işlevidir. Yapay zeka görünümleri, hava durumu modelleri, toprak koşulları ve bitki sağlığını Gözlem verileri analiz ederek çiftçilere maksimum büyüme için üreme ne zaman ekecekleri, sulayacakları ve gübreleyecekleri konusunda öneriler sunabilir. Bu, kaynak israfını yakma ve karlılığı artırmaya yardımcı olabilir.
AI ayrıca zararlı hastalıkların ve zararlıların tespitine yardımcı olabilir. Yapay zeka çıkarmaları, bitki kökleri, böcek bitkileri ve hava durumu modelleriyle verileri ile ilgili analiz yaparak potansiyel güçlükleri erkenden büyümeden ve çiftçilerin sorunu yaygınlaşmadan önce düzeltici önlem almasına olanak tanır. Bu, kimyasal işlemlere olan bitki özü ve bitki örtüsü kaybı en aza indirmeye yardımcı olabilir.

Tarım Teknolojisi - Aİ

Tarımda Yapay Zekanın Sakıncaları

Bununla birlikte, tarımda teknoloji kullanımının olası olumsuzları da vardır. Bir endişe, AI önerilerinin güvenilir önerilerinde bulunacak kadar doğru olmayabileceğidir. Algoritmaları eğitmek için kullanılan yönergeler eksik veya yanlışsa, sağladıkları öneriler kusurlu ve bu da teslimatın düşmesinin düşmesine ve maliyetlerinin artmasına neden olabilir.
Sonuç olarak, AI'nın tarımda kullanılması, optimize edilmiş ömür, azaltılmış işçilik maliyetleri ve gelişmiş hastalık sonuçları gibi önemli faydalar sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak, tavsiyelerin korunmasından yararlanma gibi potansiyel dezavantajlara sahip olmak önemlidir. Her teknolojide olduğu gibi, tarımda yapay zekaya eleştirel bir gözle yaklaşmak ve onun hem çevre hem de toplum üzerindeki potansiyel faydalarını göz önünde bulundurmak önemlidir.
submitted by Zeynep-DeK to u/Zeynep-DeK [link] [comments]


2023.03.09 16:56 BankObjective3281 One Piece serinin sonunda olacaklara dair teorim

Merhaba benim Luffy’nin seri sonunda ölümü ve yeni bir çağ başlatacağı ile ilgili bir teorim olacak. Bu teoriyi yapan kesin vardır ancak ben henüz görmediğim için yazıyorum uzun olacak kusura bakmayın. Öncelikle anahtar kısımlardan bahsedeyim:
1 - İm aslında Uranüs ve ne kadar yüksekte olursa o kadar güçlü oluyor. Bu yüzden Red Line’ın tepesinde ve onu yenmek için yere indirmek gerekiyor
2 - Luffy, Madam Shyarly’nin kehanetindeki gibi balıkadam adasını yok edecek (üzerine Red Line’ı düşürerek)
3 – Balıkadam adasındaki Poneglyph’de yazdığı gibi Luffy (joyboy), Shirahoshi’ye (denizkızı prensesi) verdiği sözü tutamayacak çünkü onu yüzeye yollayıp kendisi balıkadam adasında kalacak.
Teorim şöyle:
İm’in Uranüs olduğu ve yüksekliğin gücü olduğunu söyledim, onu yenmek için devrim ordusunun elindeki 2 seçenek ya İm’i Marījoa’dan alıp yere indirmek yada direk Marījoa’yı olduğu gibi düşürmek olacak. Büyük ihtimalle ellerinde ki tek seçenek 2. Olacak ve bunu gerçekleştirmek için Red Line’a kenardan saldırmalarına Marījoa’dan askerlerin, gorosei’nin veya İm engel olacakları için tek saldırı yolu Red Line’a alttan saldırmak olacak. Alttan tek saldırı etrafı dev baloncukla çevrili balıkadam adasından olacak. (Neden suda nefes alan canlıların olduğu ülke baloncukla çevrili?) Balıkadam adasından Red Line’ı yok edebilecek tek güç uyanmış lastik gücüne sahip Luffy, gear 5 modunda devleşip bütün baloncuğu kaplayacak boyuta ulaşacak ve gear 5 modundaki gataling vuruşuyla Red Line’ı alttan parçalayacak. Bu Marījoa’nın ve Red Line’ın tamamen yere çakılması, İm’in yenilmesi anlamına gelecek ve orada açılan büyük boşlukta bir All Blue oluşacak. Red Line enkazı tamamen balıkadam adasının üzerine düşecek ve o ada Luffy’nin mezarı olacak. Red filminde uta ile Luffy arasında geçen diyalogdaki gibi korsanlar çağı, Luffy’nin ölümüyle son bulacak. Luffy All Blue’yu oluşturması ve İm’i yere indirmesiyle yeni bir çağ açacak.
Umarım bu sahnede su yüzeyinden Dragon Red Line’a bir taraftan yumruk atarken, diğer tarafından da bir torunu zaten gözlerinin önünde ölen Garp, bu torununun mezarına toprak (Red Line’a yumruk) atabilir. Garp ve Dragon açısından aşırı duygusal bir sahne ve Luffy için çok acılı ve efsanevi bir veda olur. Düşünsenize yeni korsanlar kralı denizin 10.000 metre altındaki adayı kendi mezarı olarak seçmiş ve üzerine kendi toprağını atarak ölmüş şeklinde efsaneleşiyor.
Okuduğunuz için teşekkürler.
submitted by BankObjective3281 to GLYEngin [link] [comments]


2023.03.07 21:33 No-Creme9525 Zemin Sıvılaşması Nedir ?

Zemin Sıvılaşması Nedir ?
Sıvılaşma Nedir?
Sıvılaşma, deprem sırasında yer şiddetle sarsılırken toprağın dayanıklılığını kaybederek katı yerine sıvı gibi davranması durumudur.
Sıvılaşma binaların altında meydana geldiğinde toprak, yapıların temelini destekleme özelliğini kaybeder. Bu durumda binalar ve diğer yapılar devrilebilir, kayabilir ya da yan yatabilir.

1964’te gerçekleşen Niigata depreminde sıvılaşma nedeniyle yan yatan binalar.

2018 Hualien depreminde yan yatan 2 farklı bina.

1999 Gölcük depreminde yan yatan bir bina

Sıvılaşma Nerelerde Görülür?
Sıvılaşma, taneciklerin arasındaki boşlukların suyla dolu olduğu nemli ve kumlu topraklarda gerçekleşir. Kum gibi taneciklerden oluşan toprağın yapısında büyük boşluklar bulunur. Bu nedenle tanecikler birbirine sıkı bir şekilde bağlı değildir. Aralarında su dolu büyük boşluklar bulunan toprak, güçlü bir sarsıntıya maruz kaldığında yer çekimi etkisiyle sıkışmaya başlar. Ancak bu sırada suyun boşluklardan dışarı çıkması için yeterli zaman yoktur. Bu durumda tanecikler arasındaki suyun basıncı artar. Basınç yeterince yükseldiğinde tanecikler suyun içinde serbest bir şekilde hareket etmeye başlar. Sonuç olarak toprak sıvı gibi davranır.

https://preview.redd.it/k2d03kujmdma1.png?width=907&format=png&auto=webp&s=11ede60f4897cad61888949c1d7cdea2be91010f

Zemin sıvılaşması ile alakalı TÜBİTAK'ın yaptığı bir deney: https://youtu.be/uom3O0MZMQs









Kaynaklar:
submitted by No-Creme9525 to u/No-Creme9525 [link] [comments]


2023.03.07 08:55 albusmuymusum ne diyeyim şimdi ben bu ülkenin amına koyayım

ne diyeyim şimdi ben bu ülkenin amına koyayım submitted by albusmuymusum to KGBTR [link] [comments]


2023.03.06 14:58 OpenGarage2147 Toprak ile Fidan 67. Bölüm Fragmanı #toprakilefidan

Toprak ile Fidan 67. Bölüm Fragmanı #toprakilefidan submitted by OpenGarage2147 to u/OpenGarage2147 [link] [comments]


2023.03.06 13:51 drrocks67 beware of Freemake. now a scam

beware of Freemake. now a scam submitted by drrocks67 to freemake_scam [link] [comments]


2023.03.03 20:35 Ezzanius AKP'nin Türkiye'yi bölme planları

türkiye gibi ülkeleri bölmek salt silah gücüyle olmaz. hem nüfusumuz büyük hem de tarihsel geçmişimiz olarak bu şekilde bölünmesi zor bir medeniyetin çocuklarıyız. emperyal güçler bunu biliyor. bu sebeple atatürk'ün ölümünden sonra adım adım bunu işlediler. ancak bugünlerde meyvelerini almaya başlamaları da, aslen ayrıntılı incelenirse atatürk dehasıdır. dilim döndüğünce anlatayım.
atatürk cumhuriyet kurulduktan sonra sermaye olmadan, osmanlı borçlarını da kabullenerek sınai kalkınma hamlesi başlattı. birkaç yılda, ithal ettiğimiz malların %85'ini yerli üretim ile üretir hale getirdi. 2. kalkınma planını uygulamaya ömrü yetmedi. tabi bu arada sayısız fabrika kurdu. toprak reformu yaptı. ağalık sistemini çökertti. sosyal devlet anlayışına hizmet ederek köy evlerini kurdu vs. sayısız şey.
atatürk'ün ölümünden sonra emperyalistlerin en can alıcı hamlelerinden biri marshall yardımları denen yardımlardır. bizim sınai kalkınmamız tüm dünyada ilgi uyandırdı. hatta 1930'ların ünlü iktisatçısı a. rostow, "atatürk ün türkiye si böyle giderse süpergüç olur" demiştir. bunun boş laf olmadığının kanıtı şudur: atatürk döneminde büyüme ortalamamız %7,4'tür. oysa cumhuriyet tarihimizde bu oran yüzde 4'lerin altına inmiştir. yani atatürk'ün büyüme oranlarını da sayarak bu ortalamaya ulaşıyoruz. onun kredisi de var. eğer %7,4'lük oran devam etseydi, bugün gsmh'si en yüksek 5 ülkeden biriydik. ne oldu da bu hale geldik?
marshall yardımları ile sınai kalkınmamızdan endişe duyan amerika, bize dedi ki siz tarım ülkesi olun. siz tarım yapın biz sanayi. mukayeseli üstünlükler teorisi kapsamında böyle karlı çıkarsınız. nedir bu teori? mevcut kaynaklarınızla tarım yapmak size daha ucuza mal oluyor demek. yani çok kar getiren sanayi yapmayın, az kar getiren tarım yapın demek bu. biz size tarım malzemeleri de sağlayacağız dediler. ve akp gurusunun atası olan adnan menderes, -ki onun de berisi var ama cumhuriyet tarihinde adnan menderes baş kazıkçımızdır- tamam dedi. bütün sınai kalkınma hamlelerinden vazgeçildi. bu sayede avrupa kalkınırken biz yerimizde saydık. biz 1 kar ederken, avrupa 5 kar etti. biz 1 karla onlara buğday sattık, onlar 5 karla bize makine sattı.
yıllarca bu böyle devam etti. devrim otomobilleri projemize çomak soktular. ürettirmediler. oysa o proje ülkemizin kalkınması için önemli idi. cumhuriyet tarihimizin en önemli müteşebbisi nuri demirağ'ı dahi küstürdüler. kimdir nuri demirağ? cumhuriyetin genç yıllarında yeşilköy'de uçak fabrikası kuran adam. onun nu d 32*adını verdiği uçaklarını devlete satmak istedi almadılar. amerika'dan emir gelmişti. sonra belçika'ya sattı. göndertmediler. ispanya'ya sattı engel oldular. finlandiya ile görüştü yine sattırmadılar. sonuçta o uçaklar yeşilköy'de fabrika'da çürüyerek yok oldu. paraşüt konusunda da ilktir nuri demirağ. hani 10. yıl marşında demirağlarla ördük ana yurdu dört baştander ya, orada anayurdu demiryolları ile ören adam da nuri demirağ'dır. bu adamı ülke menfaatine gidiyor diye yok ettiler. unutturdular. kim yaptı bunu? emperyal işbirlikçisi tayyip'in ataları.
emperyalistler silahla bölemedikleri ülkeyi, ekonomik olarak yok edip, sonra da kımıldayamaz hale getirmek istediler. cuntacılıkla solu yok ettiler. faşizmi körüklediler ve kendi içimizde bizi böldüler. her türlü şeye potansiyel yarattılar. ama yetmezdi. ekonomik iflas gerekti. özelleştirme adı altında ab ayağına devlet elinde ne kadar üretim işletmesi varsa akp iktidarında sattılar. tüpraş, petkim gibi tekel olan birçok işletme marka değerinin altına satıldı. düşünün tüpraş satılıyor ve yıllık 1 milyar dolar net karı var, ama 800 milyon dolar taksitle 4-5 yıllık vadeye satılıyor. bunun adı peşkeştir. bana satsalar ben de alırdım. bir de satılsın diye devlet kredi veriyor. bunun ülkeyi yok etmeye çalışmaktan başka açıklaması yoktur. aydın doğan'ın 20 milyar dolar borcunu, medya desteği aldılar diye ötelettiler %1 faizle. bunlar inanılmaz şeyler. sonra medyayı komple kendi ellerine geçirdiler, devlet kredileri gırla gitti. bi aralar maliye bakanı kemal unakıtan bir açıklama yaptı. "ne komünist ülke sat sat bitmiyor" diye. satılan her işletme halkın sırtına vergi yükü oldu. çünkü arayı kapatmanın tek yolu onlara göre vergi idi. halk daha da fakirleşti. bankalar satıldı ve para politikası yapamaz olduk. çünkü siz ne kadar bankalara para arz ederseniz edin, yunanı, ingilizi, ermenisi, amerikalısı bankaları aldı. işlerine geldiği gibi para satarlar. halka değil, kendilerine hizmet ederler. nitekim öyle de oldu. hükümetle bir olup halkı soydu bankalar. hala da soyuyor.
özelleştirme, avrupa'da var diyorlar ya hani. inanmayın. orada özelleştirme hissedarlık şeklindedir. hepsi satılmaz. ortalamaya vursanız, %10 ile %40'lar arasında seyreder. hepsi satılmaz. almanya'da wolswagen'in satışı gündeme geldi. kıyamet koptu. satılamaz diye. sattırmadılar. avrupalılar özelleştirmeye böyle bakar. bizimkisi tamamen yutturmaca. ingilizler borsada 25 milyar dolar kaybetti diye bizim elektirik zamları böyle yükseldi. açıklarını finanse ediyorlar. o zaman tayyip açıklama yaptı, elektirik zamları gerekli diye. cari açık var diye. ulan zaten sattınız özelleştirdiniz. devletle ne alakası var zamların? bu bir aymazlıktır.
mesela türk petrol kanunu çıkarmak istediler. silahla ırak gibi işgal etmeye gerek kalmadan, elin oğlu istediği gibi geliyor, çıkardığı petrolün %1'ni bize bırakarak ülkesine götürüyor %99'unu. hiçbir vatanpervere dayatılamayacak bir tasarıydı bu.
-------------türk petrol kanunu tasarısı------------- akp ile petrol kanunu yerine hem ismen, hem içerik olarak değiştirilmek istenen petrol kanunudur.
not: görülen o ki, elin oğlu istediği yerde petrol çıkaracak, kendi elemanını istihdam edecek, %1'ini bize verip, kalan %99'u ülkesine bedavaya götürebilecek. akp'nin bu petrol kanunu, ülkemizin nasıl bedavaya düzüşmek zorunda olan bir hayat kadını gibi peşkeş çekildiğinin kanıtıdır. hiçkimse korkmasın, biz arkamızı böyle döndükçe kimse bize kurşun sıkmaz. kimse bizi birbirimize düşürmez. bizlere bahşettikleri açlık, yokluk; bizleri düşünen yöneticilerimizin iyi niyetindendir. -------------türk petrol kanunu tasarısı------------- neyse ki bu tasarıyı çok uğraşsalar da hayata geçiremediler. lakin madenler konusunda o kadar başarılı olamadı kamuoyu ve muhalefet.
benzer bir durumu "suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi" vakasında da çok ağır bir şekilde gördük. ayrıca incelemekte fayda var.
şimdi cari açık, öyle arttı ki, 80 yıllık cumhuriyet birikiminin 4 katı hale geldi. kapanamayacak derecelere ulaştı. abd, israil bizi kredilerle fonladığı sürece halk bunu anlamıyor ve anlamayacak. noldu? kar getiren her şeyi özelleştirdiler. devletin geliri bitti ve cari açık bu sebeple hortladı. insanlar bu sebeple işsiz. çünkü açığı kapatmak için vergileri arttırdılar. ama halk bunu anlayamıyor.
yarın öbür gün devletin ekonomik olarak tamamen eli kolu bağlandığında iflasa yakın; kesecekler kredileri. binecekler tepemize. diyecekler ermeni soykırımı, diyecekler kürdistan, diyecekler kıbrıs... terörü hortlatacaklar, belimizi doğrultamaz hale getirecekler ve sonra da bölüneceğiz.
-------------akp'nin ilkleri ve enleri------------- - bop'a eşbaşkan bir başbakana sahip olunması - büyük israil projesine destek veren başbakana sahip olunması - bop ve büyük israil projesine katkılarından dolayı üstün cesaret nişanı alan başbakana sahip olunması - cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun 2 katının 6 senede yapılması - dış borcun un yüksek seviyeye ulaşması - açık havada mayo reklamının yasaklanması - barzani'nin kardeş ilan edilmesi - 23 nisan'da kuran okuma yarışmasının düzenlenmesi - ithalatın en yüksek seviyeye ulaşması - tc ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması - imamların bürokrat olması - abd'de başbakanın pazarlanması - türk askerinin başına çuval geçirilmesi - halka hakaret edilmesi - şehitlerin aşağılanması - tc ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması - enflasyonun 4 katından fazla doğalgaz, 3 katından fazla elektirik zammı yapılması. - tekerlekli sandalye alan engelli vatandaşlara ilk defa ötv vergisi koyan hükümet olması. - tarıma verilen desteğin 1 yıl içinde 500 trilyona kadar gerilemesi. - eğitime ayrılan bütçenin en düşük oranlara inmesi. en son %0,07 idi ama ondan da kesinti yaptılar son bir kararla. - abdullah öcalan'a sayın denmesi. - bir maliye bakanının kendisi ve oğlunun açtığı şirketlerde gerekli alımları yapması için ilgili alanda nokta atışı ile vergileri sıfırlayıp, işi bittikten sonra vergileri eskisinden de fazla arttırıp sektörde lider olması. - başbakan'ın oğlunun elmas/pırlanta işine girmesi ile bu mücevherlerden verginin sıfırlanması. - en yüksek dolar bazında hazine borçlanma faizi: %27.6 - ilk kez cari açığın üstünde borçlanma yapılması - en yüksek kişi başına borç: 7000 doları da aşmış durumda. - ilk defa bir başbakanın memur sendikalarına imf'yi ikna edin demesi - ilk kez yunan kilise bankasının türkiye'de banka alması. - imf'ye ümmük sıktırtmam deyip tarihin en ağır stand by anlaşmasının imzalanması. - ilk defa domuzun kesimlik hayvanlar sınıfına alınması ve teşvik kredisi verilmesi. - ilk defa kamunun kamuya olan borcu piyasadan borçlanılarak ödenmesi. - ilk defa bir başbakanın işsizliğin dünya gerçeği olduğunu söylemesi. - ilk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanınması. - ilk defa bir amerikan şirketinin vuku bulmuş 100 trilyon vergi borcunun affedilip silinmesi. - ilk defa bir kanunun daha uygulanmadan değiştirilmesi. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile türk ceza kanununun daha yürürlüğe girmeden değiştirilmesi. - ilk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verilmesi. - ilk defa petrolden alınan verginin %1'e indirilmesi. eskiden %12 idi. - ilk defa petrol çıkarma tesislerinin yabancı mülkiyetine açılması. - ilk defa petrol tesislerinde yabancı çalıştırabilmenin serbestliğinin kanunlaşması. önceden bir türk'e ait olmalıydı tesisler. - ilk defa ülkeden çıkarılan petrolün tamamının %1'inin devlete verilerek kalanının memleket ihtiyacını umursamaksızın dışarıya götürülmesi. önceden karadan veya denizden çıkarıldığına göre %50 ve %60'ının memleket ihtiyacına harcanması zorunluluğu vadı. - ilk defa düşük faizli dış borcun yüksek faizli iç borç ile ödenmesi. - ilk defa döviz sürekli düşerken döviz cinsi borçların tl cinsinden borca çevrilmesi. - ilk kez israilli işadamına gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarılması. - ilk defa bir başbakan baş danışmanının amerika'ya "bunu kullanın, dini inandırıcılığı işinize yarar, süpürge gibi atmayın" demesi. - ilk defa zinanın suç olmaktan çıkarılması. - ilk defa bir başbakanın ve dışişleri bakanının, islamiyeti yok etmeye yemin eden bir papanın heykeli önünde fotoğraf çektirmesi ve ab anayasasını imzalaması. - ilk defa iletişim sektörünün tamamının yabancıların kontrolüne geçmesi. - ilk defa bir iktidar "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" dedi ve "alıyorlarsa götürmüyorlar ya" dedi. - lk defa bir başbakanın türkiye'de 36 etnik grup olduğunu söylemesi. - ilk defa bir başbakanın "dini kullandık" demesi. - ilk defa bir başbakanın türk bürokratlardan evvel yabancı bürokratları bilgilendirmesi. - ilk defa br başbakanın çiftçiye "gözünüzü toprak doyursun" demesi. atatürk, "köylü milletin efendisidir" demişti. - en yüksek işsiz sayısına ulaşılması. - ilk defa kuzey kıbrıs'ın milli mesele/dava olmaktan çıkarılması. - ilk defa bir başbakanın yapılan bir ihaleden önce uçak istemesi ve sonrasında mercedes'e razı olması. - ilk defa bir başbakanın kızıhaç'tan nişan alması. - ilk defa bir başbakanın abd askerleri için sağ salim dönmeleri adına dua ettiklerini açıklaması. bizim askerlerimize "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" demiştir. - ilk defa enflasyon % 20 artarken, pancar fiyatları 99 kuruştan, 88 kuruşa indi. - ilk defa fındık fiyatları, maliyetinin altına düştü. - ilk defa bir başbakanın tarihsel haklarımızın olduğu ve türkmen bölgesi olan kerkük için, türkmenlerin bölgeden silah zoruyla kürtlere devredildiği bir dönemde "kerkük ıraklılarındır" demesi. - fındık fiyatları yüzünden fındık üreticilerinin en büyük mitingi yapması. - ilk defa borcun gayrısafi milli hasılayı aşması. - ilk defa şirketlerin yatırım istisnası kaldırılması. - ilk defa bir cami, kiliseye çevrildi. - ilk defa kiliseler ve havralar imar planında yer aldı. - ilk defa bir başbakanınyahudi think tank kuruluşundan üstün cesaret ödülü alması - ilk defa tbmm tarafından tezkere reddedilmesine rağmen, dışişleri bakanlığı genelgesi ile amerikan savaş araç ve gereçlerinin türkiye üzerinden ırak'a aktarılması - tarımdan kopan insan sayısının ilk defa 2 milyonlara yaklaşması. - ilk defa bir dışişleri bakanının abd'nin ırak'taki katliamlarına, "abd'nin ıraktaki başarısı başarımızdır" demesi. - çeyrek yılda ülkenin %13,8 küçülmesi. yıl: 2009
-------------akp'nin ilkleri ve enleri-------------
ekşi sözlük ablastrapos adlı kullanıcıdan alıntıdır. 2011 yılında yazılmıştır.
submitted by Ezzanius to kopyamakarna [link] [comments]


2023.03.01 00:57 PenetratorGod Cesaret Çağı - Fantastik Hikaye Kurgusu - 16. Bölüm

Etrafıma bakınıp, yol boyunca başıma gelen türlü zorlukları hayal ettim. Buraya kadar gelmek bile büyük bir başarıydı benim için. Bu noktada turnuvaya giremesem tabii ki üzülürdüm ama en azından hayatım boyunca asla unutamayacağım maceralar yaşamıştım, diye düşünüyor ve kendimi avutuyordum.
Kaybolmaya başlamış neşem böylece giderek artıyordu. Gözün alabildiğine uzanan kalenin avlusunun muhteşem görüntüsü karşısında kendimden geçtim. Avlunun tam ortasında tüm ihtişamıyla yükselen kulenin etrafı upuzun taş duvarlarla çevriliydi. Bu duvarların üzerinde yer alan siperlerin her noktasında Kral'ın askerleri ile gri muhafızlar devriye geziyordu.
Etrafım kusursuz şekilde kesilmiş bakımlı çimenlerle doluydu. Taşla döşenmiş geniş meydanlar ağaçlarla sarılıydı ve bazılarının orta yerinde süs havuzları bulunuyordu. Amaranthine şehrinin her yeri insanla kaynıyordu.
Her çeşit ırktan insan, tüccarlar, askerler, mevki sahibi soylular, koşturmaca içindeydi. Tüm bu insanlar özel bir şeyler için hazırlanıyordu. Etrafa sandalyeler yerleştiriliyor ve Andraste için bir sunak dikiliyordu. Sanki bir turnuva değilde bir düğün hazırlığı telaşı vardı çevrede.
Atlıların mızrak dövüşü için hazırlandığı toprak pisti görünce inanılmaz heyecanlandım. Başka bir arazide uzaktaki hedeflere mızrak atanları, bir diğerinde ise samandan hedeflere nişan alan okçuları fark ettim.
Sanki her yerde ilerleyen saatlerde yapılacak yarışmalar için hazırlık vardı. Ut ve flüt çalan müzisyenler etrafta dolaşıyor, şarap dolu koca variller yerlerde yuvarlanıyor ve upuzun masalara örtüler seriliyordu.
Büyük kutlama merasiminin hazırlıkları son sürat devam ediyordu. Tüm bunlar çok etkileyici olsa da, bir an önce gri muhafızların yerini tespit etmek istiyordum. Çoktan geç kalmış olduğumun farkındaydım ve kendimi bir an önce onlara tanıtmak istiyordum.
Gördüğüm ilk kişinin yanına ilerledim. Yaşlı cücenin elindeki kupadan bira içtiği ve sarhoş olduğu anlaşılıyordu. O şehirdeki diğer insanlarla aynı telaşı paylaşmıyordu.
"Affedersiniz, efendim" dedim adamı kolundan tutarak. Fakat çok ağır leş bir koku vardı üzerinde.
Cüce, elime sallanarak rahatsız bir şekilde baktı ve geğirmenin eşlik ettiği derinlerden gelen kalın sesiyle, "Ne var çocuk" dedi.
"Gri muhafızlardan Nathaniel Howe arıyordum da, acaba nerede çalıştığını biliyor musunuz?"
Şaşırmış cüce, "Nathaniel'i nereden tanıyorsun?"
"Tanımıyorum, ben gri muhafızlara katılmak için geldim. Gri muhafızlardan Velanna bana Nathaniel'in yardımcı olabileceğini söyledi."
"Velanna mı?"
Adamın sorularından dolayı şaşırmıştım.
"Bir sorununuz mu var?"
"Hayır yok. Sadece bende bir gri muhafızım ve onlar yakın arkadaşlarım olur."
"Ne? Baştan neden söylemediniz bana bunu!"
"Hey, hey! Sakin ol kızım, iki fıçı bira içtim ve şu an gerçek misin değil misin onu bile bilmiyorum. Burada şu anda bir gri muhafız kimliğiyle bulunmuyorum. Dikkat edersen üniformam bile yok üstümde ve aradığım tek şey eğlenmek ve içmek. "
Sinirlenmiştim ve oradan ayrılma kararı aldım. Daha fazla bu muhafız olduğunu iddia eden sarhoş cücenin beni oyalamasına izin vermeye niyetim yoktu.
Sarayın etrafını saran onlarca yolu inceledim. Taş duvarlarının arasından uzanan birçok geçit vardı. Burası kendimi küçücük hissetmeme neden oluyordu. Gitmek istediğim yeri saatlerce arasam dahi bulamayacağımı düşünmeye başladım.
Aniden o an aklıma bir fikir geldi. Gri muhafızların yerini bir askerden öğrenecektim. Askerlere yaklaşma fikri her ne kadar beni biraz ürkütse de, bunu yapmaya mecburdum. Çekiniyor oluşumun sebebi, dikkat çekmek ya da yanlış bir hareket sonucu şehirden atılmak istemediğim içindi.
En yakınımdaki girişlerden bir tanesinde nöbet tutan askerin yanına, beni şehirden atmayacağını umut ederek koştum. Dimdik duran asker, gözlerini ileriye dikmişti.
Tüm cesaretimi topladım, "Gri muhafızlardan Nathaniel Howe'u arıyorum" dedim.
Yerinden kımıldamayan asker beni görmezden geliyordu.
Askerin dikkatini çekmekte kararlıydım ve daha yüksek bir sesle, "Size dedim ki, gri muhafızlardan Nathaniel Howe'u arıyorum."
Asker birkaç saniye sonra bakışlarını üstüme indirdi. Korktuğum gibi öfkelenmiş gözüküyordu.
Ama zamanımda daralıyordu. Israrımı sürdürdüm, "Nerede olduğunu söyleyebilir misin" dedim.
"Senin onunla ne işin olabilir ki?" diye sordu asker.
"Oldukça önemli bir iş" dedim ama askerin beni bu konuda sıkıştırma ihtimalinden korkmuyor da değildim.
Fakat bunun üzerine gitmek yerine bakışlarını tekrar ileriye doğrultan asker, orada değilmişim gibi davranmayı tercih etti. Kalbim kırılmıştı ve askerin bana asla cevap vermeyeceğinden korkmaya başlamıştım.
Bana çok uzun gelen sessiz bir bekleyişin ardından asker sorumu sırf benden kurtulmak için istemeden cevapladı.
"Batı kapısından gir, ardından gidebildiğin kadar güneye git. Orada ilk kapıdan içeri gir ve sola döndükten sonra karşılaştığın ilk sağa doğru yönel. Taş kemerlerden ikincisinin altından geçtikten sonra griffin armalı kapıya varacaksın. Şehirdeki tüm rütbeli muhafızlar genelde orada oluyor. Ancak şimdiden söyleyeyim ki vaktini boşa harcıyorsun. Çünkü çocukları eğlendirmek gibi bir görevleri yoktur gri muhafızların."
İşte duymak istediğim buydu. Bir saniye daha kaybetmeden ve askerin söylediklerini unutmadan önce arkamı dönerek meydana doğru koştum ve yol tarifini takip etmeye başladım. Adamın dediklerini unutmamak için sürekli kafamda tekrarlıyordum. Gökyüzünde iyice yükselmiş olan güneşe bakıp, geç kalmamak için Yaratıcı 'ya dua ettim.
submitted by PenetratorGod to edebiyat [link] [comments]


2023.03.01 00:54 PenetratorGod Cesaret Çağı - Fantastik Hikaye Kurgusu - 16. Bölüm

Etrafıma bakınıp, yol boyunca başıma gelen türlü zorlukları hayal ettim. Buraya kadar gelmek bile büyük bir başarıydı benim için. Bu noktada turnuvaya giremesem tabii ki üzülürdüm ama en azından hayatım boyunca asla unutamayacağım maceralar yaşamıştım, diye düşünüyor ve kendimi avutuyordum.
Kaybolmaya başlamış neşem böylece giderek artıyordu. Gözün alabildiğine uzanan kalenin avlusunun muhteşem görüntüsü karşısında kendimden geçtim. Avlunun tam ortasında tüm ihtişamıyla yükselen kulenin etrafı upuzun taş duvarlarla çevriliydi. Bu duvarların üzerinde yer alan siperlerin her noktasında Kral'ın askerleri ile gri muhafızlar devriye geziyordu.
Etrafım kusursuz şekilde kesilmiş bakımlı çimenlerle doluydu. Taşla döşenmiş geniş meydanlar ağaçlarla sarılıydı ve bazılarının orta yerinde süs havuzları bulunuyordu. Amaranthine şehrinin her yeri insanla kaynıyordu.
Her çeşit ırktan insan, tüccarlar, askerler, mevki sahibi soylular, koşturmaca içindeydi. Tüm bu insanlar özel bir şeyler için hazırlanıyordu. Etrafa sandalyeler yerleştiriliyor ve Andraste için bir sunak dikiliyordu. Sanki bir turnuva değilde bir düğün hazırlığı telaşı vardı çevrede.
Atlıların mızrak dövüşü için hazırlandığı toprak pisti görünce inanılmaz heyecanlandım. Başka bir arazide uzaktaki hedeflere mızrak atanları, bir diğerinde ise samandan hedeflere nişan alan okçuları fark ettim.
Sanki her yerde ilerleyen saatlerde yapılacak yarışmalar için hazırlık vardı. Ut ve flüt çalan müzisyenler etrafta dolaşıyor, şarap dolu koca variller yerlerde yuvarlanıyor ve upuzun masalara örtüler seriliyordu.
Büyük kutlama merasiminin hazırlıkları son sürat devam ediyordu. Tüm bunlar çok etkileyici olsa da, bir an önce gri muhafızların yerini tespit etmek istiyordum. Çoktan geç kalmış olduğumun farkındaydım ve kendimi bir an önce onlara tanıtmak istiyordum.
Gördüğüm ilk kişinin yanına ilerledim. Yaşlı cücenin elindeki kupadan bira içtiği ve sarhoş olduğu anlaşılıyordu. O şehirdeki diğer insanlarla aynı telaşı paylaşmıyordu.
"Affedersiniz, efendim" dedim adamı kolundan tutarak. Fakat çok ağır leş bir koku vardı üzerinde.
Cüce, elime sallanarak rahatsız bir şekilde baktı ve geğirmenin eşlik ettiği derinlerden gelen kalın sesiyle, "Ne var çocuk" dedi.
"Gri muhafızlardan Nathaniel Howe arıyordum da, acaba nerede çalıştığını biliyor musunuz?"
Şaşırmış cüce, "Nathaniel'i nereden tanıyorsun?"
"Tanımıyorum, ben gri muhafızlara katılmak için geldim. Gri muhafızlardan Velanna bana Nathaniel'in yardımcı olabileceğini söyledi."
"Velanna mı?"
Adamın sorularından dolayı şaşırmıştım.
"Bir sorununuz mu var?"
"Hayır yok. Sadece bende bir gri muhafızım ve onlar yakın arkadaşlarım olur."
"Ne? Baştan neden söylemediniz bana bunu!"
"Hey, hey! Sakin ol kızım, iki fıçı bira içtim ve şu an gerçek misin değil misin onu bile bilmiyorum. Burada şu anda bir gri muhafız kimliğiyle bulunmuyorum. Dikkat edersen üniformam bile yok üstümde ve aradığım tek şey eğlenmek ve içmek. "
Sinirlenmiştim ve oradan ayrılma kararı aldım. Daha fazla bu muhafız olduğunu iddia eden sarhoş cücenin beni oyalamasına izin vermeye niyetim yoktu.
Sarayın etrafını saran onlarca yolu inceledim. Taş duvarlarının arasından uzanan birçok geçit vardı. Burası kendimi küçücük hissetmeme neden oluyordu. Gitmek istediğim yeri saatlerce arasam dahi bulamayacağımı düşünmeye başladım.
Aniden o an aklıma bir fikir geldi. Gri muhafızların yerini bir askerden öğrenecektim. Askerlere yaklaşma fikri her ne kadar beni biraz ürkütse de, bunu yapmaya mecburdum. Çekiniyor oluşumun sebebi, dikkat çekmek ya da yanlış bir hareket sonucu şehirden atılmak istemediğim içindi.
En yakınımdaki girişlerden bir tanesinde nöbet tutan askerin yanına, beni şehirden atmayacağını umut ederek koştum. Dimdik duran asker, gözlerini ileriye dikmişti.
Tüm cesaretimi topladım, "Gri muhafızlardan Nathaniel Howe'u arıyorum" dedim.
Yerinden kımıldamayan asker beni görmezden geliyordu.
Askerin dikkatini çekmekte kararlıydım ve daha yüksek bir sesle, "Size dedim ki, gri muhafızlardan Nathaniel Howe'u arıyorum."
Asker birkaç saniye sonra bakışlarını üstüme indirdi. Korktuğum gibi öfkelenmiş gözüküyordu.
Ama zamanımda daralıyordu. Israrımı sürdürdüm, "Nerede olduğunu söyleyebilir misin" dedim.
"Senin onunla ne işin olabilir ki?" diye sordu asker.
"Oldukça önemli bir iş" dedim ama askerin beni bu konuda sıkıştırma ihtimalinden korkmuyor da değildim.
Fakat bunun üzerine gitmek yerine bakışlarını tekrar ileriye doğrultan asker, orada değilmişim gibi davranmayı tercih etti. Kalbim kırılmıştı ve askerin bana asla cevap vermeyeceğinden korkmaya başlamıştım.
Bana çok uzun gelen sessiz bir bekleyişin ardından asker sorumu sırf benden kurtulmak için istemeden cevapladı.
"Batı kapısından gir, ardından gidebildiğin kadar güneye git. Orada ilk kapıdan içeri gir ve sola döndükten sonra karşılaştığın ilk sağa doğru yönel. Taş kemerlerden ikincisinin altından geçtikten sonra griffin armalı kapıya varacaksın. Şehirdeki tüm rütbeli muhafızlar genelde orada oluyor. Ancak şimdiden söyleyeyim ki vaktini boşa harcıyorsun. Çünkü çocukları eğlendirmek gibi bir görevleri yoktur gri muhafızların."
İşte duymak istediğim buydu. Bir saniye daha kaybetmeden ve askerin söylediklerini unutmadan önce arkamı dönerek meydana doğru koştum ve yol tarifini takip etmeye başladım. Adamın dediklerini unutmamak için sürekli kafamda tekrarlıyordum. Gökyüzünde iyice yükselmiş olan güneşe bakıp, geç kalmamak için Yaratıcı 'ya dua ettim.
submitted by PenetratorGod to Kulturel [link] [comments]


2023.02.27 19:25 Dgkn1 FLOOD OLARAK KULLANILABİLECEK NOKTALAMA İŞARETLERİNİN KULLANIMI

Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere noktalama işaretleri kullanılır.
 Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak, ayraç ve kesme işaretleri ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir. 
Nokta ( . )
  1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurul­muştur.
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin)
  1. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce) vb.
  2. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent vb.
  3. Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında vb.
  4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:
     I. 1. A. a. II. 2. B. b. 
  5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453, 29.X.1923 vb.
UYARI: Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adların­dan önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923 vb.
  1. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15’te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı.
Tören 17.30’da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır. (Tarık Buğra)
  1. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur:
Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara, 1960.
  1. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 1.000, 326.197, 49.750.812 vb.
  2. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr
  3. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20, 12.6=72 vb.
Virgül ( , )
  1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:
Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sı­cak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar)
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller
Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel)
 Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk. (Hüseyin Rahmi Gürpınar) 
Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İstanbul yolunu tutar. (Ömer Seyfettin)
  1. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:
Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  1. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur:
Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  1. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur:
    Zemin bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an için de olsa, belirginliğini yitiriverdi sivilceleri. (Elif Şafak)
Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Atatürk)
  1. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına ko­nur:
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim)
  1. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur:
Adana’ya yarın gideceğim, dedi.
 Aç karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi. (Necati Cumalı) 
  1. Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur:
    – Bu akşam Datça’ya gidiyor musunuz, diye sordu.
  2. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:
Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,
– Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin)
  1. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bil­diren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.
Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı)
  1. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime grup­larıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır:
Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır. (Halit Ziya Uşaklıgil)
Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin)
  1. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:
Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Atatürk)
Sayın Başkan,
Sevgili Kardeşim,
Değerli Arkadaşım,
  1. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş)
  2. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur:
Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu.
UYARI: Metin içinde zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra virgül konmaz:
Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu. (Halide Edip Adıvar)
Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. (Yaşar Kemal)
Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı)
  1. Özne olarak kullanıldıklarında bu, şu, o zamirlerinden sonra konur:
Bu, benim gibi yazarlar için hiç kolay olmaz.
O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı. (Tarık Buğra)
  1. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur:
Falih Rıfkı ATAY, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938.
Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:
ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.
UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut, ya … ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz:
Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik’e bol teşek­kürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa)
Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül! (Yahya Kemal Beyatlı)
UYARI: Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:
Hem gider hem ağlar.
Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü)
Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır.
Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.
Ne kız verir ne dünürü küstürür.
Bu kurallar bugün de yarın da geçerli olacaktır.
UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül konmaz:
İmlamız lisanımız düzelince, lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil! (Yahya Kemal Beyatlı)
UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kulla­nılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz:
Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal)
Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın. (Attila İlhan)
UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz:
Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı. (Reşat Nuri Güntekin)
Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra)
Noktalı Virgül ( ; )
  1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.
Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; Ankara, Londra, Bakü.
  1. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayır­mak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.
At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. (Atasözü)
  1. İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı virgül konabilir:
Yeni usul şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice görünüyordu. (Yahya Kemal Beyatlı)
İki Nokta (: )
 1.Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin sonuna konur: 
Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem.
  1. Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur:
Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. (Atatürk)
Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. (Falih Rıfkı Atay)
  1. Ses bilgisinde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.
  2. Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur:
Bilge Kağan: Türklerim, işitin!
 Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin? 
Koro: Göğe erer başımız
 başınla senin! 
Bilge Kağan: Ulusum birleşip yücelsin diye
 gece uyumadım, gündüz oturmadım. Türklerim Bilge Kağan der bana. Ben her şeyi onlar için bildim. Nöbetteyim! (A. Turan Oflazoğlu) 
  1. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:
– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?
Ziraatçı sayar:
– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün… (Falih Rıfkı Atay)
  1. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr
  2. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50 vb.
Üç Nokta ( … )
  1. Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:
Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveri­yordu da bu yanı… (Tarık Buğra)
  1. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten dolayı açık yazılmak is­tenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur: Kılavuzu karga olanın burnu b…tan çıkmaz.
Arabacı B…’a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu. (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  1. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konur:
… derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı… (Tarık Buğra)
  1. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:
Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk milletini, medeni cihanda layık olduğu mevkiye isat etmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün, daha ziyade takviye etmek… (Atatürk)
  1. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:
Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:
— Koca Ali… Koca Ali, be!.. (Ömer Seyfettin)
UYARI: Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir:
Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tarık Buğra)
Nasıl da akşam oldu?.. Nasıl da yavrucaklar sustu?.. Nasıl da serçecikler yuvalarına sığındı?.. (Necip Fazıl Kısakürek)
  1. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevap­larda kullanılır:
— Yabancı yok!
— Kimsin?
— Ali…
— Hangi Ali?
— …
— Sen misin, Ali usta?
— Benim!..
— Ne arıyorsun bu vakit buralarda?
— Hiç…
— Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa!..
— !.. (Ömer Seyfettin)
UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.
Soru İşareti ( ? )
  1. Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur:
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? (Faruk Nafiz Çamlıbel)
 Atatürk bana sordu: 
— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz? (Falih Rıfkı Atay)
 2. Soru bildiren ancak soru eki veya sözü içermeyen cümlelerin sonuna konur: 
Gümrükteki memur başını kaldırdı:
 — Adınız? 
  1. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240 ?-1320), (Doğum yeri: ?) vb.
1496 (?) yılında doğan Fuzuli…
Ankara’dan Antalya’ya arabayla üç saatte (?) gitmiş.
UYARI: mı / mi ekini alan yan cümle temel cümlenin zarf tümleci olduğunda cümlenin sonuna soru işareti konmaz: Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.
Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. (Haldun Taner)
UYARI: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:
Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar’dan mı, Hisar’dan mı, Kavaklardan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)
Ünlem İşareti ( ! )
  1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarele­rin sonuna konur: Hava ne kadar da sıcak! Aşk olsun! Ne kadar akıllı adamlar var! Vah vah!
Ne mutlu Türk’üm diyene! (Atatürk)
  1. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! (Atatürk)
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriye­tini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. (Atatürk)
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! (Yahya Kemal Beyatlı)
Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir. (Necmettin Halil Onan)
UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabi­leceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
 Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel) 
  1. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:
İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!).
Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.
Kısa Çizgi ( – )
  1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:
    Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil-
    mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12’yi geçmiş. Kanepe-
    lerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvayda-
    ki adam bir tanıdık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı?
    Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboş-
    lar mı oturur? (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır:
Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin)
  1. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük vb.
  2. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır- vb.
  3. İsim yapma eklerinin başına, fiil yapma eklerinin başına ve sonuna konur: -ak, -den, -ış, -lık; -ımsa-; -la-; -tır- vb.
  4. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık vb.
  5. Arasında, ve, ile, ila, …-den …-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır: Aydın-İzmir yolu, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 09.30-10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı’nda soy-dil-din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, Türkçe-Fransızca Sözlük vb.
UYARI: Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz: On on beş yıl. Üç beş kişi geldi.
  1. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20=30
  2. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır: -2 °C
Uzun Çizgi (—)
Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir.
Frankfurt’a gelene herkesin sorduğu şunlardır:
— Eski şehri gezdin mi?
— Rothschild’in evine gittin mi?
— Goethe’nin evini gezdin mi? (Ahmet Haşim)
Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra da konabilir:
Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.
İslam Bey — Ben daha ölmedim. (Namık Kemal)
UYARI: Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kul­lanılmaz.
Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu:
“Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu?” (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Eğik Çizgi ( / )
  1. Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak. (Mehmet Akif Ersoy)
  2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur: Altay Sokağı No.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA
Ülke adı yazılacağında ise:
 Atatürk Bulvarı No.: 217 
06680 Kavaklıdere / Ankara
 TÜRKİYE 
  1. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994 vb.
  2. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -a /-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden vb.
  3. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr
  4. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 70/2=35
  5. Fizik, matematik vb. alanlarda birimler arası orantıları gösterirken eğik çizgi araya boşluk konulmadan kullanılır: g/sn (gram/saniye)
Ters Eğik Çizgi ( \ )
Bilişim uygulamalarında art arda gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek için kullanılır: C:\Belgelerim\Türk İşaret Dili\Kitapçık.indd
Tırnak İşareti ( “ ” )
  1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tır­nak içine alınır: Türk Dil Kurumu binasının yan cephesinde Atatürk’ün “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözü yazılıdır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. Ulu önderin “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözü her Türk’ü duygulandırır.
Bakınız, şair vatanı ne güzel tarif ediyor:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
UYARI: Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:
“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar. (Yahya Kemal Beyatlı)
  1. Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni bir “barış taarruzu” başladı.
  2. Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların adları ile bölüm başlıkları tırnak içine alınır:
    Bugün öğrenciler “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiiri incelediler.
    “Yazım Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.
UYARI: Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap ve dergi adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın eğik yazıyla dizilerek de gösterilebilir:
Höyük sözü Anadolu’da tepe olarak geçer.
 Cahit Sıtkı’nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar) 
UYARI: Tırnak içine alınan sözlerden sonra gelen ekleri ayırmak için kesme işareti kulla­nılmaz: Elif Şafak’ın “Bit Palas”ını okudunuz mu?
 4. Bilimsel çalışmalarda künye verilirken makale adları tırnak içinde yazılır. 
Tek Tırnak İşareti ( ‘ ’ )
Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü, ibareyi belirtmek için kullanılır:
 Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz’in bu güzel şiirini okumaya başladı. “Atatürk henüz ‘Gazi Mustafa Kemal Paşa’ idi. Benden ona dair bir kitap için ön söz istemişlerdi.” (Falih Rıfkı Atay) 
Denden İşareti (“)
Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:
a. Etken fiil
b. Edilgen “
c. Dönüşlü “
ç. İşteş “
Yay Ayraç ( )
  1. Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kullanılır. Yay ayraç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımların sonuna uygun noktalama işareti konur:
Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç)
  1. Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır:
Yunus Emre’nin (1240?-1320)…
İmek fiilinin (ek fiil) geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.
  1. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıkla­mak ve göstermek için kullanılır:
İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakam’a yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın… (Reşat Nuri Güntekin)
  1. Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır:
Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip ol­maya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir ya kimsenin. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)
Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin
 Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? (Mehmet Akif Ersoy) 
Bir isim kökü, gerektiğinde çeşitli eklerle fiil kökü durumuna getirilebilir (Zülfikar 1991: 45).
  1. Alıntılarda, alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir.
  2. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır: Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.
  3. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gös­termek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır: 1496 (?) yılında doğan Fuzuli…
  4. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama ayracı konur:
     I) 1) A) a) II) 2) B) b) 
Köşeli Ayraç ( [ ] )
  1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır: Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini Bodrum’da yazmıştır.
  2. Metin aktarmalarında, çevirilerde, alıntılarda çalışmayı yapanın eklediği sözler için kullanılır: “Eldem, Osmanlıda en önemli fark[ın], mezar taşının şeklinde ortaya çık[tığını] söyledikten sonra…” (Hilmi Yavuz)
  3. Kaynak olarak verilen kitap veya makalelerin künyelerine ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. Server Bedi [Peyami Safa]
Kesme İşareti ( ’ )
  1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se, Şinasi’yle, Alman’sınız, Kırgız’ım, Karakeçili’nin, Osmanlı Devleti’ndeki, Cebrail’den, Çanakkale Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Resmî Gazete’de, Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ni, Eski Çağ’ın, Yükselme Dönemi’nin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na vb.
“Onun için Batı’da bunlara birer fonksiyon buluyorlar.” (Burhan Felek)
 1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. (Atatürk) Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan vb. Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu Kanun’un 17. maddesinin c bendi… Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci maddesine göre… vb. Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan önce kullanılır: Yunus Emre’nin (1240?-1320), Yakup Kadri’nin (Karaosmanoğlu) vb. Ek getirildiğinde Avrupa Birliği kesme işareti ile kullanılır: Avrupa Birliği’ne üye ülkeler… UYARI: Sonunda 3. teklik kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bir iyelik eki getirildiğinde kesme işareti konmaz: Boğaz Köprümüzün güzelliği, Amik Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadamızdaki liman vb. 
UYARI: Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin 2’nci Oturumunda; Mavi Köşe Bakkaliyesinden vb.
UYARI: Başbakanlık, Rektörlük vb. sözler ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde Başbakanlığa, Rektörlüğe vb. biçimlerde yazılır.
UYARI: Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün vb.
UYARI: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Halit, Şahap; Bosna-Hersek; Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Halidi, Şahabı; Bosna-Herseği; Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir.
UYARI: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.
  1. Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya; Türk Dil Kurumu Başkanı’na vb.
  2. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM’nin, TDK’nin, BM’de, ABD’de, TV’ye vb.
  3. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985’te, 8’inci madde, 2’nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik, 657’yle vb.
  4. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak için konur: Başvurular 17 Aralık’a kadar sürecektir. Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nun veri tabanının genel ağda hizmete sunulduğu gün olan 12 Temmuz 2010 Pazartesi’nin TDK için önemi büyüktür.
  5. Seslerin ölçü ve söyleyiş gereği düştüğünü göstermek için kullanılır:
    Bir ok attım karlı dağın ardına
Düştü m’ola sevdiğimin yurduna
İl yanmazken ben yanarım derdine
Engel aramızı açtı n’eyleyim (Karacaoğlan)
Şems’in gözlerine bir şüphe çöreklendi: “Dostum ne’n var? Her şey yolunda mı?” (Elif Şafak)
Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa (Âşık Veysel)
  1. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a’dan z’ye kadar, Türkçede -lık’la yapılmış sözler
submitted by Dgkn1 to KGBTR [link] [comments]


2023.02.26 12:14 AutomaticVariety9311 SEVGİLİ OLUNMAYACAK KIZLAR TAM LİSTE

Sevgili olunmayacak kızlar tam liste
1- Babası alkolik olan kızlar
2- Babasıyla arası annesinden iyi olan kızlar
3- Annesinden nefret eden kızlar
4- Half-korean kızlar
5- Asyalı erkekleri yakışıklı bulan kızlar
6- Esmer erkekleri sevmeyen kızlar
7- Solcu kızlar
8- Croptop giymeyen kızlar
9- 58 kilo üzeri kızlar
10- Fatshaming yapmayan kızlar
11- Siyaset konuşan kızlar
12- Feminist olmayan kızlar
13- Kızlara mal diyen kızlar
14- Mal kızlar
15- Japonlara ilgi duyan kızlar
16- 8 veya daha fazla flörtü olmuş kızlar
17- Siyah saçlı kızlar
18- Kahve rengi saçlı kızlar
19- Mavi gözlü kızlar
20- Küçük memeli kızlar
21- Sütyen giyemeyen kızlar
22- Düzensiz adet olan kızlar
23- En az bir kere idrar yolu enfeksiyonu yaşamış olan kızlar
24- Bademciklerini aldırmış kızlar
25- ”Askim” yazan kızlar
26- Yazım kurallarına uymayan kızlar
27- Erkekler
28- Çok ironik kadınlar
29- Avukat olmak isteyen kadınlar
30- Psikolog olmak isteyen kadınlar
31- KOUJTEWOILKYJMEWPOYIJKEWOĞPYKEWY
32- 28 yaş altı kadınlar
33- My name is Yoshikage Kira. I’m 33 years old. My house is in the northeast section of Morioh, where all the villas are, and I am not married. I work as an employee for the Kame Yu department stores, and I get home every day by 8 PM at the latest. I don’t smoke, but I occasionally drink.
I’m in bed by 11 PM, and make sure I get eight hours of sleep, no matter what. After having a glass of warm milk and doing about twenty minutes of stretches before going to bed, I usually have no problems sleeping until morning. Just like a baby, I wake up without any fatigue or stress in the morning. I was told there were no issues at my last check-up.
I’m trying to explain that I’m a person who wishes to live a very quiet life. I take care not to trouble myself with any enemies, like winning and losing, that would cause me to lose sleep at night. That is how I deal with society, and I know that is what brings me happiness. Although, if I were to fight I wouldn’t lose to anyone.
34- Başörtüsü takmayan kızlar
35- Anime karakterlerine aşık olan kadınlar
36- Türkiye’de yaşamayı seven kızlar
37- İsmi 4 harfli olanlar
38- Soy adı Nargün olanlar
39- Soy adında ”Öz” geçenler
40- İsmi ”İ” ile başlayanlar
41- En az bir bölüm jojo izlemiş olanlar
42- En az bir tane Kar-Wai Wong filmi izlemiş olanlar
43- Tarantino’nun ayaklarını yalamasını içinden geçirdiğini kabul etmeyenler
44- İkinci ismi Melisa olanlar
45- İlk isminin sonunda Naz olanlar
46- En iyi arkadaşı 190+ olanlar
47- 79 yaş üzeri kadınlar
48- İkizler burcu olanlar
49- Esfj olanlar
50- Burçlara inananlar
51- Arsız bela dinlemeyenler
52- Jakuzi dinleyenler
53- Manga sevenler (Grup olan)
54- Manga sevenler (Renksiz çizgi roman olan)
55- Batman seven
56- Marvel filmi sevenler
57- Soy adı bir hayvan olanlar
58- 46 kromozomu olanlar
59- 47 kromozomu olanlar
60- Bipolar olanlar
61- İntihara meyilli olanlar
62- Community izlememiş olanlar
63- Adı Selin olanlar
64- En az 3 kere anal seks yapmamış olanlar
65- Borderline olanlar
66- Soy adı Giovanna olanlar
67- Soy adı herhangi bir kurgusal karakter olanlar
68- Soy adı Çoban olanlar
69- Balık burcu olanlar
70- Terazi burcu olanlar
71- Lolde en az 20 tane hediye almayanlar
72- Lolde en az 20 tane hediye alanlar
73- Janna hariç bir karakter oynayanlar
74- Lolde onlara yapılan cinsiyetçiliği takmayıp support oynamaya devam edenler
75- Yemek yapmayı bilmeyenler
76- İstanbul sözleşmesini destekleyenler
77- Türkiye topraklarında yaşamını sürdürenler
78- Trans arkadaşı olanlar
79- Transfobikler
80- En yakın arkadaşının ismi Yusuf olanlar
81- Çirkin erkeklerle takılanlar
82- Havanın ne kadar sıcak olduğunu söyleyip duranlar
83- İsmi unisex olanlar
84- Soy adında ”Oğlu” olanlar
85- Soy adı Çetin olanlar
86- İsmi Çetin olanlar
87- Emoji kullananlar
88- :pleading_face: bu emojiyi kullananlar
89- Brad Pitt’i yakışıklı bulmayanlar
90- Saçları uzun olanlar
91- İsmini sevmeyenler
92- Modern ismi olanlar (Liya/Miya/Sikimiyala)
93- Anime kızları
94- Cosplay yapanlar
95- İsmi ”S” ile başlayanlar
96- Cyberpunk 2077 oynamayacaklar
97- İsminde ”Ö” olanlar
98- Sanat filmi izleyen kızlar
99- Scott Pilgrim vs The World izleyen kızlar
100- 500 days of summer izleyen kızlar
101- Oğlunun ismini unisex koyanlar veya izin verenler
102- Oğlunun içten içe gay olmasını isteyenler
103- K-pop dinleyenler
104- En az bir kere porno izlemiş olanlar
105- İspanyol dizisi izlemiş olanlar
106- J-pop dinleyenler
107- Porcupine Tree dinleyenler
108- Pink Floyd dinleyenler
109- R&B dinleyenler
110- Rap dinleyenler
111- Vtuber izleyenler
112- Irkçılar
113- Hümanistler
114- Sağcılar
115- Liberaller
116- Hayatında en az bir kere Grinin 50 tonu izlemiş olanlar
117- Adana’da yaşayanlar
118- Grimm izlememiş olanlar
119- Fringe izlememiş olanlar
120- Cinsiyetçi şakalar yapanlar
121- Cinsiyetçi şakalara alınanlar
122- Incel gördüğünde profilinde paylaşıp linçletmeye çalışanlar
123- Emo olmayanlar
124- Saçını en az 1 kere boyatmamış olanlar
125- Gacha oynayanlar
126- Bu listeyi ciddiye alanlar
127- FFXV oynayanlar
128- Doom oynamayanlar
129- Doom müziği dinlemeyenler
130- Doom’un ilk 3 oyununu oynamış olanlar
131- Aleyna Tilki sevmeyenler
132- Thom Yorke’u sevmeyenler
133- Hazır noodle yiyenler
134- Depresifler
135- Makyaj yapmayanlar
136- Makyaj yapmadığını iddia edenler
137- Anne Hathaway olmayanlar
138- Atatürk
139- İsmi japonca olanlar
140- İsminde latin alfabesi hariç harf bulunduranlar
141- Lol oynayan biriyle sevgili olmuş olanlar
142- Kısa boylu erkeklerle sevgili olurum diyenler
143- Asyalı kadınlara benzemek isteyenler
144- Şişkolar
145- Anoreksikler
146- Klasik müzik dinleyenler
147- Bu listeden en az 100 çekmeyenler
148- Avrupa’lılar
149- Belirli insanların listesinde olanlar
150- Mozart dinleyenler
151- Tesla’yı zeki zannedenler
152- Einstein’ın aslında üniversitede tanıştığı sevgilisi sayesinde bu kadar tez yazdığını bilmeyenler
153- Soy adında ”Kılıç” olanlar
155- İsmi Buse olanlar
156- İsmi Dilara olanlar
157- İsmi İrem olanlar
158- İsmi Selin olanlar
159- İsmi Pelin olanlar
160- İsmi Sezin olanlar
161- İsmi Sıla olanlar
162- İsmi Sena olanlar
163- İsmi Özge olanlar
164- İsmi Özlem olanlar
165- İsmi Ayşe olanlar
166- İsmi Abay olanlar
167- İsmi Ada olanlar
168- İsmi Eda olanlar
169- İsmi Açelya olanlar
170- İsmi Deniz olanlar
171- İsmi Toprak olanlar
172- İsmi Su olanlar
173- İsmi Beril olanlar
174- İsmi Arya olanlar
175- İsmi Aleyna olanlar
176- İsmi Almira olanlar
177- İsmi Beren olanlar
178- İsmi Cansel olanlar
179- İsmi Armin olanlar
180- İsmi Ceyda olanlar
181- İsmi Cansu olanlar
182- İsmi Beyza olanlar
183- İsmi Aslı olanlar
184- İsmi Aslıhan olanlar
185- İsmi Beliz olanlar
186- İsmi Berfin olanlar
187- İsmi Ezgi olanlar
188- İsmi Merve olanlar
189- İsmi Ece olanlar
190- İsmi Aylin olanlar
191- İsmi Aysel olanlar
192- İsmi Ecem olanlar
193- İsmi Damla olanlar
194- İsmi Aysu olanlar
195- İsmi Yağmur olanlar
196- İsmi Dilan olanlar
197- İsmi Yağmur olanlar
198- İsmi Berfin olanlar
199- İsmi Beril olanlar
200- İsmi Berna olanlar
201- İsmi Yarrak olanlar
202- İsmi Dünya olanlar
203- İsmi Zeynep olanlar
204- İsmi Süreyya olanlar
205- İsmi Tuğba olanlar
206- İsmi Ülkü olanlar
207- İsmi Asena olanlar
208- İsmi Pınar olanlar
209- İsmi Petek olanlar
210- İsmi Sinem olanlar
211- İsmi Öykü olanlar
212- İsmi Oya olanlar
213- İsmi Nil olanlar
214- İsmi Melike olanlar
215- İsmi Mine olanlar
216- İsmi Leyla olanlar
217- İsmi Kıvılcım olanlar
218- İsmi Nur olanlar
219- İsmi İdil olanlar
220- İsmi Süveybe olanlar
221- İsmi İlkim olanlar
222- İsmi İlgim olanlar
223- İsmi İlgin olanlar
224- İsmi Hazal olanlar
225- İsmi Hande olanlar
226- İsmi Fulya olanlar
227- İsmi Funda olanlar
228- İsmi İrem olanlar
229- İsmi Duru olanlar
230- İsmi Buket olanlar
231- Kızdan çok erkek arkadaşı olanlar
232- Fotoğraflarda burnunu montajlayan kızlar
233- Fotoğraflarında vücudunu montajlayan kızlar
234- Sosyal medya kullanan kızlar
235- Bgy’ye bir kere girmiş kızlar
236- Bgy’ye girmiş bir tane arkadaşı olan kızlar
237- Alvin ve sincaplarına benzer ses tonu olan kızlar
238- Eski sevgilisine aşık olup her sarhoş olduğunda eski sevgilisini arayan kızlar
239- Eski sevgilisi ölenler
240- Eski sevgilisine şiddet uygulayanlar
241- Kendini değersiz görenler
242- Kendini sevmeyenler
243- Ne kadar müthiş olduğunu durmadan söylemene rağmen kendine hakaret edip kendinden nefret ettiren kızlar
244- Bu listedeyi misojenist bir şey olarak gören kızlar
245- Bu liste cinsiyetçi olamaz çünkü ben cinsiyetçi değilim en iyi arkadaşım kız nasıl cinsiyetçi olabilirim ki
246- Alacakaranlık’ta Robert Pattinson yerine uzun saçlı kurt çocuğu sevenler
247- Alacakaranlık izlememiş olanlar
248- James Charles izleyenler
249- Twitter trendlerini takip etmeyenler
250- Militarist kızlar
251- Tembel kızlar
252- Yağ oranı %8den fazla olan kızlar
253- Kilosuyla takıntılı kızlar
254- Kızlarla anlaşamayan kızlar
255- Durmadan küfür edenler
256- ”Maskülen” davranmaya çalışan kızlar
257- Feminen olmayan kızlara kötü davranan kızlar
258- Penisi 13 cmden küçük olan kızl(A)r
259- Arkadaşı olmayan kızlar
260- Ebevyenleri boşanmış kızlar
261- Sağlıklı bir aileden gelen kızlar
262- Fakir kızlar
263- Fakir erkekleri seven kızlar
264- Sokakta gördüğü dilencilere tekme atmayan kızlar
265- Feministlere söven kızlar
266- Arabesk dinleyen kızlar
267- Antidepresan kullanmayanlar
268- Empatlar
269- Günde 2 öğünden fazla yiyenler
270- Kahve sevmeyenler
271- Çikoalta sevmeyenler
272- Çilek sevenler
273- Kendini toplumun ona zorladığı etiketlere göre şekillendiren kızlar
274- Kendi değerini başkalarına göre belirleyen kızlar
275- Mastürbasyon yapmanın kötü bir şey olduğunu düşünenler
276- Güven sorunları olan kızlar
277- Kendini dünyanın merkezine koymayan kızlar
278- Müslüman kızlar
279- Hoşlandığı insanlara açılmayan kızlar
280- En yakın arkadaşının ondan hoşlandığını bile bile onunla takılmaya devam eden kızlar
281- Eternal sunshine of a spotless mind izleyen kızlar
282- Otomatik Portakal’ı sevmeyen kızlar
283- 6655321 numarasının ne olduğunu bilmeyen kızlar
284- Albert Camus okumamış kızlar
285- Ergenlik sürecinde yaşadığı ilişkileri ciddiye alan kızlar
286- 25 yaşında lol oynayan biriyle sevgili olup twitter ismini ”ILOVEMYBFWTF” ve benzeri şeyler yapan kızlar
287- Yeme bozukluğu olan kızlar
288- En yakın arkadaşı gay olan
289- Trans olmayan
290- Penisi seninkinden büyük olan
291- Homofobik olan
292- Erkekler için yaratılmış eril dünya içerisinde kendi yolunu bulmaya çalışırken hayatın onun önüne koyduğu her zorluğa göğüs geren kadınlar
293- Senden çok para kazanan kadınlar
294- Seninle aynı işi yapıp senin %70in kadar para kazanan kadınlar
295- Üniversite okuyan kadınlar
296- Messenger grubu olan kadınlar
297- Ruhu olmayan kadınlar
298- Cumhuriyetçi kadınlar
299- Komünist kadınlar
300- ”Yes” komikli görsellerine gülen kadınlar
301- Evcil hayvanı olmayan kadınlar
302- Sevgilisini arkadaşlarının önüne koyan kadınlar
303- Amerika’nın önüne ısıtıp ısıtıp koyduğu ”American dream”in hayalini kuranlar
304- Evlilik karşıtı olanlar
305- Çocuk karşıtı olanlar
306- En az 1 kere kendini kesmemiş olanlar
307- Anadolu topraklarında yaşayanlar
308- Doğal sarışınlar
309- Retro takılanlar
310- Ipod’u olmayanlar
submitted by AutomaticVariety9311 to KGBTR [link] [comments]


2023.02.22 09:48 HuzurPinari Enver Abimizin Vefatının Onuncu Senesi Ardından

Enver Abimizin Vefatının Onuncu Senesi Ardından

Enver Abimizin Vefatının Onuncu Senesi Ardından
10 sene evvelki bugün, 22 şubat 2013… yetim kaldığımız gün. Hüznümüzün, acımızın zirveye çıktığı gün… Dünyanın tadının, zevkinin kalmadığı gün… Abimiz, babamız, Hocamız, herşeyimiz ENVER ABİMİZ’i kaybettiğimiz gün…
Enver abimizin anlatılması birkaç satıra sığmaz elbet. O’nun hayatı kitaplara dahi sığmaz… Hatta Enver abimizin hayatı, üniversitede doktora çalışması yapılsa yeridir.
Gerçi Huzur Pınarı’nda Enver abimizden hergün biraz mutlaka bahsediyorsak da, bugün vefatlarının sene-i devriyesi olduğundan biraz genişçe bahsedelim inşallah.
Yukarıda, resim olarak da, kabrlerinin karlı resmini hususi olarak seçtik… Enver abim kar manzarasını, karlı havayı severdi. Çünki kar, kirleri pislikleri örtüyor, her yer tertemiz görülüyor derdi. Zaten kendisi de herkesin ayplarını, kabahatlerini, pisliklerini hep örtmeğe çalışırdı. Hiç kimsenin hatasını görmezdi. Herkesin, herşeyin iyi taraflarını görmeğe çalışırdı. Onun için kar manzarasının Enver abimiz ile benzerliği vardır. Kar manzarası da, pislikleri örtüp her yeri tertemiz gösteriyor. Tıpkı Enver abiler gibi… Kar yağınca bu sebeple Enver abiler hatırlanıyor.
“UNUTMAYALIM Kİ, UNUTULMAYALIM. Unutmazsak, unutmazlar… hatırlarsak, hatırlarlar.” Bu sözü sık sık işitirdik kendilerinden, o halde biz de unutmayalım. Arkasından manevi hediyelerimizi gönderelim inşallah.
Allahü teala rahmet eylesin, mekânını Cennet eylesin, kabrini Cennet bahcesi eylesin, kabrini nûr-u îmân ile, nûr-u Kur’an ile pürnûr eylesin. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin ve silsile-i âliyye efendilerimizin şefaatine kavuştursun inşallah. Derecesini âlî eylesin inşallah. Ahiretde bizleri de onunla beraber eylesin inşallah.
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…. Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder. O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
Mübarek Hocamız buyururdu ki; “Eskiden dünyanın sevilecek tarafı vardı, çünki Allah adamları, evliyalar vardı, şimdi onlar olmayınca dünyayı sevmemek daha kolay”. Evet, hakikaten öyleymiş, insanın sevdikleri birer birer dünyadan ayrılınca, dünyanın hiç bir değeri olmadığı, sevilemeyeceği anlaşılıyor. Bunu evvelden ilim olarak, bilgi olarak bilsek de, kalbde nasıl yaşanır bilemezdik. Çok sevdiklerimizden ayrılınca yakînen öğrenmiş olduk. Enver abimiz olmasaydı, biz Hocamızı tanıyamazdık, Silsile-i âliyye büyüklerini tanıyamazdık, Peygamber efendimizin kıymetini bilemezdik, dinimizi yaşamanın ne olduğunu bilemezdik.
Bize bu sevgilerin kıymetini öğreten, kalbimize yerleştiren, büyüklerin büyüklüğünü öğreten, Cennete nasıl gidileceğini, Cehennemden nasıl sakınılacağını öğreten, insan sevgisini öğreten, yumuşaklığı, kalb kırmamağı öğreten, ailemize karşı, insanlara karşı nasıl davranılacağını öğreten, her sıkıntımızda sadece kendisine müracaat edip dertlerimize anında çare bulup bizi rahatlatan, her hatâmızı afv eden, Hocamız ile aramızda vâsıta olan, Ehl-i sünnet itikadını öğreten, kimin sevilip kimin sevilmeyeceğini öğreten, kim olduğumuzun değil, kiminle olduğumuzun kıymetini öğreten, dinimize fitne çıkarmadan nasıl hizmet edileceğini öğreten, güler yüzlü olmayı, neşeli olmayı öğreten, velhasıl insanlığımızı öğreten, Allah sevgisini, sevmemiz lazım olan büyüklerin sevgisini kalblerimize nakış nakış ören ENVER ABİMİZ idi.
Merhameti, şefkati, sabrı, yumşaklığı, kalb kırmamağı kitablarda okurduk, kitablardan öğrenirdik, fakat nasıl olduğunu bilmezdik, hatta bunların ve bütün güzel huyların bir insanda bulunabileceğini bilmezdik. Enver abimizi tanıyınca güzel huyların nasıl olduğunu ve bir insanda hepsinin toplanabileceğini görüp anlamış olduk. İslamiyetin tarif ettiği kâmil insanın nasıl olacağını görmüş olduk. Talebelerine sık sık hatırlatırlardı; “Üzen olma, üzülen ol. Ezen olma, ezilen ol. Üzen yandı, üzülen kazandı” buyururlardı.
Abdülhakim efendi hazretleri, büyüklerden bahsederken “İnsan onlardı, biz kimiz ki!..” buyururmuş, kendisinden bahsetmezmiş, her zaman Hocasından ve büyüklerden bahsedermiş. Biz Hocamızdan da bunu gördük, hiç bir zaman kendisinden bahsetmez, bahsettirmez, her zaman Hocası Abdülhakim efendi hazretlerini, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini, Mevlâna Hâlid hazretlerini anlatır, Onların büyüklüklerini anlatır, kendisinden bahsetmezdi. Enver abim de bu yolun devamı idi. O da kendisinden bahsetmedi, bahsettirmedi, her zaman sadece Hocamızı ve diğer büyükleri anlattı. Kendisini setr etti, gizledi. Bize sadece bir abimiz olarak görülmek istedi. Demek ki hakîkaten insan Onlarmış, büyüklük bu imiş. . Bize Huzur Pınarı’nı kurdurduğu zaman yazı yazmayı öğretti, senelerce cuma yazılarını hazırlayınca hataları düzelttirdi, bazan telefonla, bazan mail ile “şu kelimeyi şöyle değiştirdim” dediği çok olmuştur. (“değiştir” değil de, “değiştirdim” demesi, çok hoşumuza giderdi, Huzur Pınarı’na sahip çıktıklarını anlardık.) Nasıl yazı yazacağımızı öğretirdi, fakat kendisinden bahsettirmezdi. “Benden bahsetmeden, Benim sözüm olduğunu belli etmeden yaz” buyurmuştu. Enver abilerin sözlerini, kendisinden bahsedemeden yazmak, yazı yazmanın en zor yanı idi.
Enver abiler kiminle konuşsa onun frekansına göre hareket etmesini iyi bilir, hiç kimseyi korkutmaz, çocukla çocuk olur, büyükle büyük, neşeli ile neşeli olur, dertlinin de derdini alır, onu neşelendirirdi. Herkes bir kere daha Enver abileri görsek diye çırpınır, onun yanından ayrılmak istenilmezdi.
Enver abiler zeynül mecalis idi. Onun bulunduğu yerde herkes neşeli olurdu. Kimin ne derdi olsa orada unuturdu. Zaten Onun yanında dünya hiç akla gelmezdi. İnsan başka bir âleme gider, yanında adetâ Cennet hayatı yaşanırdı. Onunla beraberken vaktin nasıl geçtiği belli olmazdı .
Enver abilerde Silsile-i âliyyenin kokusu olduğu için herkes Onu görebilmek, birkaç dakika sohbetinde bulunabilmek için işini, derdini, dünyayı unuturdu. Velhasıl Enver abim, asırlarda pek ender yetişen, dünyada bir benzeri bulunamayacak olan, yeri doldurulamayacak olan bir abi, bir baba, bir hoca, bir büyüktü. Abdülhakim efendi hazretleri, “Büyükler heybelerini doldurup gittiler, yerleri boş kaldı” buyurmuş.. Hakikaten gidenlerin yeri doldurulamıyor.
Enver abiler 1990 senesi Kasım ayında böbrek nakli ameliyatı için gitmişti. Ameliyatdan sonra, 9 Kasım günü Hocamıza ziyarete gittik. Hocamız o gün buyurdular ki; “Dün gelseydiniz, bizi böyle neşeli bulamazdınız. Çok üzüntülüydük. Ağlıyarak duâ ediyorduk. Yâ Rabbi, Enver’i bize bağışla, müslimânları yetim bırakma diye duâ ediyorduk. Enver’e bir şey olursa biz de, bütün müslimânlar da, yetim kalırız. Enver bey hepimizin babası. Allahü teâlâ onu, bunun için yaratmış. Gece-gündüz, düşüncesi dine hizmet. İhlası çok, gayretli, hâfızası da çok kuvvetli. Benim söylediklerimi aylar sonra bile hatırlayıp aynısını anlatıyor. Enver abideki ihlâs bütün arkadaşlara aks etmiş. Çünki, “İnsanların dini, reislerinin, başkanlarınınki gibi olur” buyuruluyor. Onun için arkadaşların ihlâsı Enver abiden geliyor. Bugün gazetede resmini görünce sevindik. Neş’emiz yerine geldi.” buyurmuşlardı. Bir keresinde de mübarek Hocamız buyurmuşlardı ki; Enver abinin güzel siyaseti, güzel idaresi sayesinde hepimiz rahat ediyoruz. Hocamızın bu sözlerinden herşey açık ve net anlaşılmaktadır. Enver abimizin nasıl olduğu, Hocamızın nazarında yerinin ne olduğu ve değeri gayet açık anlaşılmaktadır. Enver abiler için başka söze ne hacet var ki…!
Bir insanın kıymeti, sevdiklerinden ve sevenlerinden belli olur. Allahü teala bir kulunu severse O’na kendi dostlarını, sevdiği kullarını tanıtır ve sevdirirmiş. Allahü teala Enver abimize bu büyükleri hem sevdirmiş, hem onlara hizmetle şereflendirmiş, hem de Onların kalblerine girmek nasib etmiş..
Hocamız buyururdu ki; “Bu büyüklerin bir kişiyi sevmesi demek, Peygamber efendimizin ve Allahü tealanın da sevmesi demekdir”. Enver abimiz ismiyle müsemmâ, nûr’dur.
Allahü teala Enver abimizi, insanları sevindirmek, insanların ihtiyaçlarını Onun elinden vermek, insanların kalblerini ferahlandırmak için ve insanların dünya ve ahıret seadetine kavuşmaları için yaratmış. Enver abimizi tanımayanlara bunları anlatmak çok zor, tanıyanların ise bu sözler az bile dediklerini duyar gibiyim. Velhasıl Enver abimiz melek miydi, insan mıydı diye düşünülecek, bu devirde böyle bir insan olabilir mi denilecek bir insandı. Enver abimizi iyi anlıyoruz, iyi tanıyoruz, yani anlayamıyacağımızı iyi biliyoruz…
Bir şair diyor ki; “Sen doğduğunda herkes güldü sen ağladın, Öyle hayat yaşadın ki, öldüğünde herkes ağlarken sen gülüyorsun”.
Bu beyt Enver abimizi tarif ediyor. Zaten âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir buyurulmuş.
Enver abileri 1969 senesinde 54 sene evvel tanıdım; bu kadar zaman içinde, Enver abilerin, herhangi bir kimseyi kırdığıni, incittiğini görmedim. Kendisine düşmanlık edenlere bile kolayca ihsan edebilmeyi, sevmeyenlere dahi güler yüzlü davranmayı yalnız O’nda gördüm. Herkesin gönlünde taht kurmuştu Enver abim. Kiminle görüşse, her zaman herkesin gönlünü alırdı. Binlerce seveni, Enver abimizi görebilmek için, birkaç kelime sohbetini dinleyebilmek için yarışırlar, nasihatini dinleyebilmek için can atarlardı. Görüştüğü herkesin tek tek hatırını sorar, gönlünü alır, derdini dinler, sıkıntısını giderirdi. Herkesin duasını alırdı. Buyururdu ki; “Yönünü dünyaya dönen, insanlarla çarpışır, yönünü ahırete dönen, insanlar, onun gibi olmak için yarışır”. Enver abiler yönünü ahırete dönmüştü, herkes Onu örnek alıyor, Onun gibi olmak için çalışıyordu. Dünyada bizim aramızda görülse de, sanki başka âlemde, ahıretde gibi idi. Bu dünyanın insanı değildi sanki. İnsanlara iyilik yapmak hücrelerine işlemişti. Anlaşılması çok zor, hatta anlamak mümkün değildi. Her zaman Allahü tealanın dostlarını, sevdiği kullarını anlatırdı. Yani Allahü tealanın velî kulları ile bizim aramızda köprü olurdu. O büyüklerden alıp bize aktarabilen zülcenaheyn bir büyüktü. Yerinin doldurulabilmesi mümkün değildir.
Abdülhakim efendi hazretlerinin gözbebeği muhterem Hocamız Hüseyin Hilmi Işık hazretlerinin en çok sevdiği talebesi, dâmâdı ve her konuda tek vekili idi. Hocamız buyururdu ki; “Enver abinin sözü, benim sözümdür”. “Enver abiyi üzen beni üzer”. “Size iki emanet bırakıyorum, biri Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye, diğeri Enver abidir”.
Enver abiler bizim herşeyimizdi, abimiz, babamız, rehberimiz, hocamız, canımızdı.. Şimdiden sonra bize düşen vazife; Ona layık talebe olabilmek, Onun öğretdiği gibi yaşayabilmektir. Her karşılaştığımız şeyde, Enver abiler olsa bunu nasıl yapardı diye düşünerek Onun gösterdiği yoldan yürüyebilmektir ki, ahıretde dahi onunla beraber olabilelim inşallah.
Vefatından birkaç ay evvelki son sohbetlerinin birinde, (Miraç kandilinde) buyurmuşlardı ki; “Size mutlak olan birşey söylüyorum: ahıret hayatı, dünya hayatından daha rahat, daha huzurlu, daha iyidir. Sakın ola ki ölümden korkmayın. Ölüm; evin bir odasından diğer odasına geçmek gibidir. Müslümanlar son nefeste Peygamber efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” görerek ve Cennet hayatını görerek, ölüm acısını hiç duymayacaklardır. Ömrü olana bu hizmetler, bu nimetler devam eder, ömrü olmayana da Cennet nimetleri nasib olur inşallah.” buyurmuşlardı..
Gerçi Enver abimiz her zaman ölümden bahsederler, ölümü hatırlatırlardı fakat son zamanlar kendilerini anlatmışlar lakin biz anlayamadık veya sevgimiz anlamamıza mani oldu.
Her zaman anlatırlardı ki; “Son nefesde beyindekiler silinir, fakat kalbdekiler kalıcıdır. Beyin, bilgi yeridir, kalb ise sevgi yeridir. Son nefesde iman ile ölmek veya imansız ölmek, kalbdeki sevgiye tabidir. Kalbde yüzde ellibir neyin sevgisi önde ise ölüm anı o yönde olacaktır” buyururlardı. Ve sevdiklerinin kalblerinde ahıret sevgisinin önde olmasını, dünya sevgisini kalbden çıkarmayı tavsiye ederlerdi, bunun ehemmiyetini kalblere nakış nakış örerlerdi. Dünyayı kullanmak değil, sevgisinin kötü olduğunu, kalblere girmesinin kötü olduğunu her zaman anlatırlardı. Dünyanın bir binek olduğunu, vasıta olduğunu, gaye olmadığını, en iyisinden kullanmak fakat kalbe koymamak lazım olduğunu anlatırlardı. Dünya sevgisini kalbe koymanın, sarayın içine çöp dökmek gibi olacağını anlatırlardı. Bir sözün tesir etmesi için, söyleyenin o meseleyi tatbik etmesi, uygulaması lazımdır. Enver abimizin sözleri kalblere tesir ederdi. Çünki kendi menfeatini hiç düşünmez, daima karşısındakinin iyiliği için, ahıreti için söylerdi.. Laf olsun diye değil, hücrelerine kadar inanarak, kalbinden söylerdi.
Enver abiler son sohbetlerinden birinde buyurdukları şu sözleri çok dikkat çekici ve mânidardı; (“Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” birşey buyurdu mu, o buyurduğu nesne kıyamete kadar geçerlidir. O buyuruyor ki “aleyhissalatü vesselam”; “Dünyada kim kimi severse ahirette onunla beraber olacaktır.” İnşallah Enver abi sizinle beraber olsun. İnşallah siz de benimle beraber olun, bitsin bu iş. Uzun lafın kısası…Perşembe günleri umumiyetle kabristana gidiyorum. Ziyaretlerimi yapıyorum. Ondan sonra kendi yerime geliyorum. Hani derlermiş ya eskiden. Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var. Bakıyorum orada, birgün bu toprak kazılacak. Enver abi içine konacak, örtülecek. O konuşan diller, o gören gözler, o işiten kulaklar hepsi, herşey orada bitecek. Ne yapacaksın ki hayat böyle. Mübarek Hocamız “kuddise sirruh” Allah rahmet eylesin, buyurdular ki; Doğmak ölmenin habercisidir. Peygamberimiz buyuruyorlar ki “aleyhissalatü vesselam”; Benden sonra ümmetimin başına iki büyük bela gelecek, ona üzülüyorum, ona endişe ediyorum. Dediler, Ya Resulallah nedir o? Buyurdu ki; Allah’a değil, nefslerine tapacaklar ve ölümü unutacaklar. Yine bir hadis-i şerif’de cenab-ı Peygamber buyuruyor ki “aleyhissalatü vesselam”; Ağzınızın tadını kaçıranı çok hatırlayın. Çünki, hayat o gün başlayacak. Nasıl bir hayat ? Sonsuz…
Mübarek Hocamız, “Allah rahmet eylesin, Allah şefaatlerine nail eylesin”, kırk veya elli senede o Tam İlmihal’i hazırladılar. Hiç durmaksızın, gece gündüz durmaksızın, vakti saati belli olmaksızın. Çok defa gece saat 02.00 de matbaaya telefon edilmiştir, baskıyı durdurun, ilave var diye. Böyle bir çalışma içerisinde bu eser meydana gelmiştir ve eserin en kısa tarifi; binlerce çiçekten toplanmış süzme bal. Arı olacaksın, çiçeklere konacaksın, oradan ufacık birşey alacaksın, kovana koyacaksın, bitti senin ömrün zaten. Sonra da bal yapacaksın… Hazır süzme bal….
Mübarek Hocamız buyurdular ki; İlmihal’i okuyan, onu öğrenen âlim olur. Neden? Çünki, âlimlerin sözü. “Benim sözüm değil. Ben bir kelime ilave etmedim kendiliğimden. Bir kelime koymadım. O pırlantaların arasında cam parçasının ne işi var. Hele içindekileri de yaparsa, tatbik ederse, evliya olur”, buyurdular. Enver Abi sabahleyin hastahanede dedi ki; hepimiz okuyoruz elhamdülillah. Ama şöyle, ama böyle, okuyoruz. Fakat, bu okuduğumuz İlmihal’den istifade ediyor muyuz etmiyor muyuz, bir de bunu kendimize sormamız lazım. Bir mümin, İlmihal’i okuyor, hele hele bir de içindekileri yapıyorsa, bunun iki alameti vardır. Bir; insanın ilmi arttıkça tevazuu artar, daha alçak gönüllü olur. İlmi arttıkça daha tevazu sahibi olur. İlmi arttıkça, kendisinden artık utanır hale gelir. İlmi arttıkça, Allahü teala’ya yakınlığı artar. İlmi arttıkça ölüm halleri artar. Yani ilmin artması, ahırete yaklaşması, cenab-ı Hakka yaklaşmasıdır. ​İnsanın ilmi arttıkça aklı artar. Aklı arttıkça, kefeni hasreti artar, ahiret sevgisi artar. Mübarekler buyurdular ki; “Hatta aslanın ağzındaki yem gibi olur”. Ağzını kapatsa öldü. O kadar kendilerini korku içinde hissederler, Allahü teala’nın haşmeti, büyüklüğü yanında. Neden? İlimle tanıyorlar çünki, tanımaya doğru gidiyorlar. Allahü teala Kur’ân-ı kerim’de mealen buyuruyor ki; ” Âlimler, Allah’tan çok korkanlardır.” Bir de Tam İlmihal’in içindekileri yapıyorsa, onun da bir alameti var. O da tasavvuftur, yani evliyalık basamaklarıdır. Evliyalığın nihayet en son basamağı, tek kelime ile; hiç kimseyi incitmemektir. Çikolata gibi olur, kaymak gibi olur, bal gibi olur, hatta su gibi olur. Herkes onu bir an görmek ister, herkes onunla bir an beraber olmak ister.”)
Enver abiler son sohbetlerinde buyurdular ki; “Enver Abi hepinizden dua bekliyor. Söz mü? Allah hepimize hidayet versin. Cenâb-ı hak hepimizi, elemden kederden üzüntüden ve kul haklarından muhafaza etsin. Ben daima sizlerden iyi haberler bekliyorum. Ben haklarımı helal ettim, siz de helal edin”.
Allahü teala rahmet eylesin, mekânını Cennet eylesin, kabrini Cennet bahcesi eylesin, kabrini nûr-u îmân ile, nûr-u Kur’an ile pürnûr eylesin. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin ve silsile-i âliyye efendilerimizin şefaatine kavuştursun inşallah. Derecesini âlî eylesin inşallah.
Allahü teala dünyada olduğu gibi ahıretde dahi bizi Onlardan ayırmasın, şefaatlerine kavuştursun inşallah. Onların açtığı yolda, öğretdikleri gibi yaşamayı, istedikleri gibi hizmet etmeyi, Onlara layık talebe olabilmeyi nasib etsin inşallah.
Allahü teala Enver abilerin kabrini Cennet bahçesi eylesin, hesabsız sualsiz Cennetine alsın inşallah.
Huzur Pınarı ailesinden ENVER ABİMİZ için dua etmelerini, hiç olmazsa bir Fatiha okumalarını istirhâm ediyorum. Zira dua edene mi, edilene mi faydası olacağı sonra belli olur.
Allaha emanet olun efendim. UNUTMAYALIM Kİ, UNUTULMAYALIM.
ali zeki osmanağaoğlu ………
Enver abiler bizim başımızda hem abimiz, hem babamız, hem hocamız hem rehberimiz, yol göstericimiz, herşeyimizdi. Hava gibi, ekmek, su gibi her zaman ihtiyaç duyulan bir insandı. Onun gibi biri gelmesi, yerinin doldurulması mümkün değildir. Hayat onunla güzeldi.
Fî emanillah.
Ezeli hilkatte ziyâfet çekilmiş Enver’e Rûhun doymuş, sığmamış hiçbir yere Hep biri bulmuş gezse de nerden nere Müjdelerle selam olsun kim ki muhib Enver’e
Ey konca-i nurun cem’i Enver Hürmetine sevsin bizi ol server Matlubu maksud O’dur cevher Çün Allahü Ekber, Allahü Ekber
Huzur Pınarı
submitted by HuzurPinari to HuzurPinari [link] [comments]


2023.02.19 16:16 sallyface234 hiç bundan alan varmı? gerçekmi?

hiç bundan alan varmı? gerçekmi? submitted by sallyface234 to HotWheelsTr [link] [comments]


2023.02.19 09:18 monster-gamer1907 Nür yüzlü dede

Nür yüzlü dede submitted by monster-gamer1907 to KGBTR [link] [comments]